Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sahip olmak ya da Olmak
Mala, mülke, şöhrete, insana, bilgiye "sahip olmak" demek, onları ele geçirmek, kendine mål etmek. onlara egemen olmak ve dilediğince kullanmak anlamına gelir. Ama bu maddesel sahip oluşların sonu yoktur. İnsan hiç bir za- man yeterince şeye sahip olamayacaktır. Çünkü maddesel olan, elle tutulan aldatıcı ve geçicidir. Bu nedenle
Birey-Hayat-Yaşamak
Çocuk; Babasının ciğerleriyle hedef alır. Annesinin midesiyle doyar. Kardeşlerinin gözleriyle görür. Arkadaşlarının davranışıyla şekillenir. Ve kendi adımlarını atma zamanı geldiğinde o zaman farkındalığına ulaşarak birey olmak kimliği kazanır. Yukarıda saydığımız eylemler bireyin tüm yaşamsal düzleminin sonuna kadar devam eder. Son nefesine geldiğinde, birey farkındalığını kazanmış ve sorumluluk bilinciyle hareket etmişse sorunsuz bir biçimde ölümü kucaklar. Ancak bu eylemlerin herhangi birinde falso vermişse o zaman tam ve olgunlaşmamış bir meyve gibi çürür. Ve bu çürümeyle hem kendine hem de mensup olduğu coğrafyaya zarar verir. Bu yüzdendir ki! Birey olmak ve bunun farkında olmak çok elzemdir. Aksi halde kişi ve o kişilerin oluşturduğu toplum kültürel, tarihsel, ahlaki, milli ve dini bir soykırıma uğrar. Bu bağlamda insan olmanın formsal ve ruhsal denklemini, aksiyomlarını ve aksiyonlarını iyi analiz etmeli, yolumuzu buna göre inşa etmeliyiz. Sonuç olarak; hepimiz insan olmakla mükellefiz ama insanlığımızı da kaybedebiliriz.buna cesareti olmalı insanın.
Reklam
İnsan ilk gördüğü zamandan son gördüğü zamana kadar sevebileceği kişi ile olması dilekleriyle
Yeni Diyalektik
_Tanrı, ilk ateisttir. Ateistler _Tanrı, ilk masondur. Masonlar _Orospu çocuğu. Marques de Sade _Herkesin tanrısı kendine benzer. Yamyamların tanrısı bir yamyam; savaşçıların tanrısı bir savaşçı; hırsızların tanrısı hırsız; aşıklarınki de aşk tanrısı olacaktır. Ralph Emerson _Trakyalılara göre tanrı, sarışın ve mavi gözlüdür. Öküzlerin elleri
***Çok yönlü olup da yönünü tayin edemeyen o kişi***
👇 “YOĞUN OLUNCA ANKSİYETESİ TUTAN, BOŞ OLUNCA DEPRESYONA GİREN O KIZ.” O adam da olabilir belki ama bilmiyorum tanımadım. Ve yine konu sınır ve ölçüye dayanıyor. Ölçüyü aşan her şey heba oluyor. Peki bu ölçüyü nasıl sağlayacağız? Aklımızı ölçülü kullanarak. Peki ya kime göre ölçü, neye göre ölçü diyorsunuz değil mi? Bunun bir ortalaması yok. Herkesin “KENDİ ÖLÇÜLÜK DEĞERİ” kendine özgün olacak. Tıpkı parmak izi, DNA sarmalı ya da göz retinası gibi. Bu ölçünün değerini ise kişi kendini tanıyarak ortaya çıkaracak. Kendini tanıma sürecine girmeden yaşanmış ve bitirilmiş bir hayat yaşanmaya değer midir bilemiyorum. Bu tip yaşanan hayatların öznesinin ise dünyadan bir haber, gamdan kederden haylice uzak, eğlence odaklı bir yaşam sürdüğü aşikar. Kendilik değerini ölçmek için köşe bucak dolaşan, sağa sola sapıp ortayı bulamayan, ve yine ne pahasına olursa olsun direksiyona sımsıkı yapışıp bir türlü ortadan gidemeyenlere selam olsun. Bir gün kendi ölçülük değerinizi bulabilmeniz dilekleriyle… Evdeki misafirlerden kaçıp moda sahiline gidecekken üşenip arka caddeki Burger King’in en kuytu masasına oturup patates kızartmasıyla çantasına attığı iki poğaçayı sallama çayla yiyen o kız. 15.10.23 Pazar.
Özdeyişler - Filozoflar
_Büyücü elini şıklattı, fakirlik yok oldu; büyücü bir kez daha elini şıklattı, savaşlar yok oldu. Politikacı elini şıklattı; büyücü yok oldu. _Halinize şükredin, zira Allah sizi Amerika, İsviçre ya da Fransa gibi bir ülkede yaşayan, her türlü sosyal hakka sahip, mutlu ve huzurlu zengin bir kâfir olarak da yaratabilirdi. _Yücelmek için özür
Reklam
bu masalın kahramanı benim
ufuklarım acıyor serpileceğim yerler dikene dönmüş batıyor da batıyor kanırtıyor içlerimi, en içerimi küflenmiş sızıları akıtıyor çocuk bedenimle döktüğüm gözyaşları kendimi aşmaya çalışırken en kötüsü seninle karşılaşmak oldu daha da büyürüm açılır ve ulaşırım sandım sana yanılgılar denizinde boğuldum bi süre sonra bir gözü bantlı gerçek
37 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.