Bu arada 6 Mart 1975'te Cezayir'de yapılan OPEC Konferan- sı'nda İran Şahı ve Irak'ın güçlü adamı Saddam Hüseyin tarafın- dan yapılan resmî antlaşmayla neticelenecek olan pek çok gizli görüşme İran ve Irak arasında 1974'ten beri sürdürülmekteydi. Bu antlaşma, iki taraf için de tatmin edici olmasına rağmen, yi- ne de aslen İran'ın başarısı olarak nitelendirildi. Zira Şah'a Kürtleri terk etmesi karşılığında Şatt-ül-Arap ve diğer sınır böl- gelerinin kontrolüne ilişkin hatırı sayılır tavizler veriliyordu. Antlaşmanın ertesi günü İran silahlı kuvvetleri ağır silahlarıyla birlikte Kürdistan'dan çekildi. 8 Mart'ta da Irak ordusu ağır bir saldırıya geçti. Kürtler saldırıya karşı durmayı başardılarsa da sürekli olarak direnebilmeleri ihtimali yok gibi görünüyordu. Şah ile bir görüşme yapan Barzani savaşa devam etmeyeceğini açıkladı. Birkaç gün içinde Kürt hareketi askerî olarak değil ama politik olarak çöktü. Tüm bölgelerden halk Kürt önderliği- nin de sığınmış olduğu İran'a kaçtı. Nisan ayının başlarında Iran'da 250 bin Kürt mülteci bulunuyordu. Irak hükümeti Kürt isyanına katılanları kapsayan bir af çıkardı; pek çok Peşmerge doğrudan teslim oldu; 150.000 kadar mülteci de Iran'dan bir- kaç ay içinde geri döndü. İran'da kalanlar ise zamanla asimile olmaları beklentisiyle ülkenin her yanına dağıtıldılar. Böylece Irak'ın Kürt sorunu sanki çözülmüş gibi görünüyordu
Türkiye'de önemli politik bir hareketlenme söz konusuydu. İran ve Irak'ta da sosyal ve politik çalkalanmalar olmaktaydı; iki ülkede de 1950'lerin başlarında Kürt köylüler toprak ağalarına karşı ayaklandılar. Gidişat Kürtlerin sınırları içinde yaşadıkları devletler içinde politik olarak entegre olmalarına ve etnik çatışmadan ziyade sınıfsal çatışmaya doğru gibi görünüyordu. Ancak 1960'larda, önce Irak Kürdistanı'nda, daha sonra Iran ve Türkiye'de milli- yetçi hareketlerin yeniden canlandığı görüldü
Reklam
Maoizmin, Marksizm Leninizm'le kıyaslanması, onun Marksizm Leninizm'in otoritesi üzerinde yalnızca bir asa→ lak olduğunu göstermektedir. Maoizm, tek enternasyonalist devrim teorisi olan Marksizm'e Leninizm'e temelden kar- şıttır. Bundan dolayı, Maoizmin özelliğinin, temelinde Çin'e özgü sosyal şovenizm, büyük devlet hegomonyası ve anti- sovyetizm bulunan, gerici küçük burjuva ideolojisinin özel bir biçimi olduğunu yalınç olarak açıklamak Marksist bilim adamlarının güncel görevidir.
Sayfa 133Kitabı okudu
Maoizme göre devrim, ayrı ayrı sosyal gruplara, tüm topluma, ya da, hatta uluslararası alanda halklara, devlet- lere karşı, sosyal sonuçlarının ne olacağı düşünülmeden, keyfi olarak silahlı zor kullanmadır.
Sayfa 125Kitabı okudu
Mao Tsze Tung'un «teorik» düşüncelerinden anlaşılıyor ki, o, emperyalizmin Lenin'ci tanımlamasına, yani em- peryalizmin, kapitalizmin tekelci aşaması olduğu görüşüne hiç bir zaman uymamıştır ve emperyalizmi, yalnızca halk- ların endüstrice gelişmiş ülkelerce ve herkesten çok Birle- şik Amerika tarafından sömürgecilik yolu ile köleleştirilme- si sistemi olarak görmüştür. Mao Tsze Tung, 1940 da şöy- le yazıyor: «Emperyalizm>», «geberen kapitalizmdir».
Sayfa 116Kitabı okudu
Maocular tarafından benimsetilen ekonomik bünyedeki çelişkiler şundan ileri geliyor: Mao'nun ifadesiyle bir «dayanak olan ve ülkeyi birkaç on yıl süresi içinde çağdaş endüstri devleti aşamasına çıkarmak için gerekli (Jenmin Jibao gazetesi 5 Haziran 1970) üretimin bağlı bulunduğu merkezi askeri ekonomi kolu ile, tarım zanaatları, küçük ve orta sivil üretim içine alan yersel kol arasında suni olarak karşıtlık yaratmak. Ekonomik bünyeyi bu biçimde ikiye ayırmaktan güdülen amaç, ülkenin askerileştirilmesini sağlamaktır. Bu ise Çin halkının gerçek çıkarlariyle ters düşmektedir.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.