Dönem romanları yazma konusundaki başarısını çok iyi bildiğimiz yazar bu kez de 1980 yılında Çorum’da yaşanan/yaşatılan Alevi Sünni çatışmasını anlatıyor bize.
Yazarın en sevdiğim özelliği, bir roman türünde kurmaca kişiler üzerinden akıcı bir kurgu yaratarak okuyucuyu içine çekiyor ve gazeteci, haberci geçmişini çok iyi kullanarak yaptığı derinlemesine araştırmaları ile gerçeğe sadık kalarak bize adeta siyasi, tarihi bir inceleme sunuyor.
Bu romanında da bizi 12 Eylül'e götüren olaylara hem Beyaz Saray'ın Durum Odası'ndan, hem Çorum'da bir Alevi dedesinin evinden, bazen de MİT tarafından bakarken, dönemin askeri, sosyal ve politik durumunu değerlendirme imkanı buluyoruz.
Bir dönem (belki de her dönem) memleketimizde yaratılan iç karışıklıklarında, kardeşin kardeşe ustaca kırdırılışında, ülkeye çıkarları doğrultusunda yön vermeye çalışanların fütursuzluğuna çoğu kez kızarak bazen de şaşırıp, üzülerek okuyacağınız gerçekten sarsıcı bir roman.
Ayrıca 45 sene önce yaşananlar, bugünün Türkiye'sini de yorumlamanızı sağlayacak türden.
Romanın arka kapağında yazan bir cümle, benim için bu kitabın özeti.
"Öğrenecekleriniz, tarihi yeniden değerlendirmenize yol açacak."