Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Fenerbahçeli olduğumuz için Galatasaraylılar'dan nefret etmeniz öğretilmiş. Türk olduğunuz için Kürtler'den nefret etmeniz öğretilmiş, Müslüman olduğumuz için Hristyan, Yahudi veya Dini olmayanlardan nefret etmeniz öğretilmiş. Kimsenin aklına gelmemiş o insanları sevmek. Çünkü eğer sevseydik , iktidarlar, siyasetçiler politikacılar çaresiz kalırdı. Sevgi, iktidarlar için, siyasetçiler için, dini tekelinde bulunduranlar için tehlikelidir. Onların istediği kolayca hükmedebileceği bir koyun sürüsüdür.
Ahlak sorunsalı...
Türkiye'nin en büyük sorunu Ahlak sorunudur. Bunun aksini kimse iddia edemez benim nezdimde. Tecavüz gibi bir olaya bile kimlik üzerinden yaklaşım sergileyen bir toplum "ahlak sorunu" yaşıyordur, barbarcadır. Bir çocuk uzman çavuş tarafından tacize uğrar, ama haber niteliği bile taşımaz. Neden? Yanı başındaki olayı neden gündeme getirmez bir toplum veya medya? Şırnak'ta bu suç işlendiğinde neden haber niteliği bile taşımaz? Yapan Uzman çavuş diye mi? Yoksa olay Şırnak'ta yaşanıyor diye mi? Ya da bölgede görev yapan kolluk kuvvetleri "kahraman" gibi görünürken "değer kaybetmesin" diye mi? Nedeni: Hepsi. Uzman çavuş olduğu için Şırnak Barosunun girişimleri engellenmeye de çalışıyor. Gerekli bilgiler, kayıtlar, dosyalar, kamera hakkında bilgi verilmiyor. Tabi buradaki uzman cavuşlar kahramandır, halk terörist. Neden kötülensin? Medyanın pohpohlarıyla kendini avutan milyonlar, bir avuç beyan emareleriyle; kendilerini benimsemeyen, Türkleşmeyen bir halkı her halükarda suçlu görür. Ağaçta kalan bir kediyi 3 gün boyunca haber yapabilen medya, Şırnak'ta bir uzman çavuş tarafından tacize uğrayan 10 yaşındaki çocuğu altyazıda bile geçirmez. Neden? Çünkü toplumun beyni tecavüze alıştı. Bir gün medya ve sahte politikacılar sıkılacak bu tecavüzden(beyin), ama bu toplumun yarısı zevk almaya devam edecek. Neyse Ayasofya ibadete açıldı Sevinelim... (İşin daha ironik kısmı bu yazı şikayet bile alacak neden? Çünkü gerçekler var. Kabul etmek istemedikleri gerçekler, bu şikayeti kabul edecek moderatör de vardır, yazıyı kaldırır. Neden? Çünkü gerçekler var.)
Reklam
size bir hikaye anlatacağım. sonu mükemmel.
Göçler başladı bugün kuraklık yüzünden bugün o kuraklık insanın yüreğinde başlamıştır ülkesinde değil. ve o kuraklık yüzünden insanlar birbirini dışlıyor çünkü bir insanın istirahat edebileceği huzur duyabileceği tek yer başka ülkeler değildir başka bir insanın yüreğidir. Bu göc İki tür insanlardan kaynaklanıyor birisi din adamlarından birisi de politikacılar yüzünden. Çünkü din adamları vaaz ettiklerini yapmıyorlar politikacılar vaat dediklerini yerine getirmiyorlar. Bir adam varmış Cennete götürmüşler ve bakmış her taraf çok güzel ve melekler hizmet ediyor. Melekler bir şeyler satıyor Ademoğlu sormuş siz burada ne satıyorsunuz demiş. Melek, biz burada Sevgi satıyoruz Adalet satıyoruz, saygı satıyoruz, huzur satıyoruz demiş. alıp götürebilir miyim demiş adem oğlu. melek demiş ki istediğin kadar alabilirsin ve Ademoğlu demiş bana 500 bin tonla sevgi, yüzbin ton saygı 200.000 Ton adalet 300bin ton merhamet tonlarca siparişler vermiş.Melek, bekle getireyim demiş. adam melek uzaklaşınca demiş ki ben tonlarca sipariş verdim ama ben bunları dünyaya nasıl götüreceğim bunları düşünürken kaygılanır. Hani eskiden dedelerimizin kullandığı bir para kesesi vardı küçücük bozuk paralarını koyarlardı ha işte ondan bir tane getirip tezgahın üzerine bırakır ve buyur götür der. Siparişlerin hazır.Adem oğlu, iyi ama diyor Ben tonlarca Sevgi tonlarca merhamet tonlarca Adalet sipariş verdim sen ise bana küçücük bir torba getirip koyuyorsunder Melek güler ve derki biz senin istediklerinin tohumlarını burada satıyoruz onları alır yüreğin de kersen orda tonlarca olacaktır der.
Fenerbahçeli olduğumuz için Galatasaraylılardan nefret etmeniz öğretilmiş, Türk olduğumuz için Kürtlerden nefret etmeniz öğretilmiş, müslüman olduğumuz için hristiyan, yahudi veya dini olmayanlardan nefret etmeniz öğretilmiş, kimsenin aklına gelmemiş o insanları sevmek. Çünkü eğer sevseydik iktidarlar, siyasetçiler, politikacılar çaresiz kalırdı. Sevgi, iktidarlar için, siyasetçiler için, dini tekelinde bulunduranlar için tehlikelidir. Onların istediği kolayca hükmedebileceği bir koyun sürüsüdür.
Ne güzel insanlar var; alıntılarından/iletilerinden faydalandığımız, dualar eden, düşündüren, güldüren, ufkumuzu açan, hayırlı amellere teşvik eden, nasihat eden.. Allah kendilerinden razı olsun.. Ne hastalıklı insanlar var; kendilerini takip etmememize rağmen paylaşımlarımızı alıntılayarak laf atma çabasına giren, engellememize rağmen bulaşmaya çalışan; şerlerinden bir türlü emin olmayı başaramadıklarımız.. Allah hidayet versin.. Hakkımı helal etmeyeceğim üç grup; 1-Gıybetimi yapanlar 2-İnsanların kalabalık bir şekilde bulunduğu yerlerde sigara içenler (özellikle Ramazan ayında) 3-Politikacılar
“ Politikacılar bebek bezine benzer. Düzenli olarak ve aynı sebeple değiştirilmeleri gerekir. Gelecek sefer oy verirken aklınızda olsun.” Man of the Year (2006) ,Barry Levinson 🎬🎥
Reklam
Barış , sevgi neden yok.?
Birisi;  Din adamları yüzünden. Ikincis; politikacılar yüzünden. Çünkü;  Din adamları vaız ettiklerini yapamiyorlar. Politikacılar: vaat ettiklerini yerine getirmiyorlar.
Düzen
Görevliler, görevini yapmaz. Politikacılar, konuşur ama hiçbir şey söylemezler. Seçmenler, oy kullanır, ama seçmezler. Bilgilendirme medyası bilgilendirmez. Okullar cahillik öğretir. Yargıçlar, kurbanları cezalandırır.
Gazze'de yaşanan haysiyet savaşına kayıtsız kalmayıp idarecilerine isyan eden İngiliz, Fransız, İspanyol, Alman gibi dünyanın bütün toplumlarıyla bundan böyle daha farklı şekillerde tanışmak, yakınlaşmak ve birlik bağı kurmak gerekir. Artık politikacılar toplumların kim oldukları yönündeki algıyı belirleyen bir esas değildir. Gazze sâyesinde politikacı barikatı kırılmış, toplumlar birbirlerine engelsiz yakınlaşma fırsatı bulmuştur. Bu, İhtilal-i Kebîrden daha mühim ve daha küresel bir başlangıç olabilecektir. Mehmet Aktaş
Bugün Kleptokrasi diye bir kavram öğrendim, sizinle de paylaşmak istiyorum.
Kleptokrasi, bir ülkede iktidarı ele geçiren bir ailenin ya da siyasal veya dini grubun, o ülkenin kaynaklarını sistemli olarak soyması demektir ve kısaca hırsızlar rejimi  anlamına gelir. Demokrasinin bütün kurumlarıyla yerleşmediği ülkelerde görülen bu durum, o ülkelerin gelişmesinin önündeki en büyük engellerden biri olmaktadır. Kleptokrasi'nin, Plütokrasi (Zenginlerin yönetimi) ve Oligarşi'den (Ayrıcalıklıların yönetimi) ayrılan bazı yönleri vardır. Kleptokrasi ile yönetilen bir ülkede yozlaşmış politikacılar, kendilerini hukukun üstünlüğünün dışında tutup; yandaş komisyonlar, rüşvetler ve özel ayrıcalıklar yoluyla, devlet fonlarını kendilerine ve ortaklarına yönlendirerek gizlice zenginleşirler. Bununla birlikte, kleptokratlar genellikle elde ettikleri karlarının büyük kısmını, iktidarını kaybetme ihtimaline karşın, yurtdışı bankalarda muhafaza ederler. KLEPTOKRASİ'NİN SONUÇLARI Hırsızlar rejiminin egemen olduğu bir ülkede, yerli sanayi ve tarımsal üretim zayıflar ve iç pazar büyük sermaye gruplarına açılır. Siyasal alanda da insan haklarını çiğneyen, baskıcı bir yönetim kendini gösterir (düşük ücretler, rüşvetsiz iş yapmayan bir bürokrasi vb). Etnik milliyetçiliği, ırkçılığı ya da dini kullanarak geniş kitleleri yönlendirmeleri, bu tür yönetimlerin en karakteristik özellikleri arasındadır. (Wikipedia - Kleptokrasi)
Reklam
"Dişe diş, kana kan" dedim diye, Sen daha gençsin hiçbir şey bilmiyorsun. Siyaset dünyasında işler öyle yürümüyor. Politikadan anlamıyorsun. Olaya duygusal yaklaşıyorsun, mantıklı değerlendirme yapamıyorsun" vb şeyler diyenler var... Aynen abicim ben hiçbir şey bilmiyorum. Politikadan da anlamıyorum. Siyaset de bilmiyorum. Siyaset
28 ekim 1923: yarın cumhuriyet ilan edeceğiz! ve ertesi gün
ankara hükümeti meclisleri meclisin açıldığı 1920den 1922ye dek gerek ulusal gerekse uluslararası politik, toplumsal, idari konularda aynı anda birçok mücadele vermiş, 1923 yılına da aynı mücadeleci kimliği ile girmiştir. 1923 yılının başlarında lozanda itilaf devletleri ile ekonomik konularda anlaşamayan ankara hükümeti lozanda görüşmeleri
25 YILDIR YAYIN YAPAN AYLIK KÜLTÜR-SANAT-EDEBİYAT DERGİSİ "EVRENSEL KÜLTÜR" 675 SAYILI KHK İLE KAPATILDI !!! Ben EVRENSEL KÜLTÜR bağırıyorum! Evrensel Kültür kapatıldı. Kanun Hükmünde Kararname ile kapatılan ilk kültür sanat edebiyat dergisi olduk. Tam da 25. yılı geride bıraktığımız ay; 300. sayıya neler yapacağımızı konuşurken... Kapatma kararnamesinin altında bir sürü imza var. Eminiz, hiçbiri Evrensel Kültür'ün 299 sayısından bir tekini bile okumamıştır. Tolstoy'un renkli bir fotoğrafı vardı bu ay kapağımızda. Tolstoy'u susturabilirler mi mesela? Kasım sayımızın arka kapağında "Ben Ulrike Bağırıyorum" oyunundan şu sözlerle Dario Fo var: "Çok güvenli görünüyorsunuz! Fakat sanmayın ki bu böylece devam edecek! Öfke ve nefret büyük geminizin makine dairesinde terden geberenlerle birleşecek, biliyorum. İspanyol, Türk, Yunan, Arap, İtalyan göçmenler ve Avrupa’nın tüm ezilenleri… Ve tüm kadınlar, ezildiğinin, aşağılandığının, sömürüldüğünün farkında olan tüm kadınlar neden burada olduğumu ve beni neden öldürmek istediğinizi anlayacaklar… Gardiyanlar, yargıçlar, politikacılar, hiçbiriniz umurumda değilsiniz. Asla beni delirtemeyeceksiniz!" Bizi de delirtemeyecekler! Delirmeyeceğiz. Buradayız. Sümerce ilk dize tablete kazındığından beri buradayız. İlk mağara resmi duvara çizildiğinden beri buradayız. On bin yıldır buradayız. Hiçbir yere gitmiyoruz. Susmuyoruz. Siz de susmayın... EVRENSEL KÜLTÜR
sigaranın faydası mı zararı mı bilemedim?! :))
Camus'yle birlikte anılan ve sık sık gönderme yapılan konulardan biri de kaleciliğidir. Bir süre Cezayir Üniversitesi genç takım kaleciliği yapmıştır ve maç raporlarına göre tutkuyla oynayan cesur bir kalecidir. Bir seferinde arkadaşı Charles Poncet "tiyatroyu mu yoksa futbolu mu" tercih edeceğini sorduğunda, "Tereddütsüz futbol" cevabını vermiştir. Tüberküloza yakalanınca futbolu bırakmak zorunda kalmıştır. 1950'li yıllarda bir spor dergisine futbol hakkında bir yazı yazması rica edilince şöyle demiştir: « Ahlak ve insanın yükümlülükleri hakkında güvenebileceğim ne biliyorsam onu futbola borçluyum. » Camus, dini ve politik insanların aklımızı karışık ahlaki sistemlerle karıştırmaya çalıştığını böylece aslında basit olan şeylerin olduğundan daha komplike göründüğünü söyler.İnsanlar, politikacılar ve filozofların alanı yerine futbolun basit ahlakına bakmakla daha iyi edebilir.
1.030 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.