Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
302 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
tek kitapta tüm oğuz atay kitaplarını tekrar okumuşum gibi oldu, iyi geldi. kitapta genel olarak atay’ın kitaplarını oluşturma süreçlerini okuyorsunuz. o kitapları önceden okuduysanız ve isimlere aşinaysanız yazım süreçlerine katılmak o kadar keyifli ki bir okur olarak. Günlük okumak bana hep birinin hayatına dahil olmuşum hissi verir ama bunda kendimi direkt oğuz atay’ın zihninin içinde buldum. ayrıca oğuz atay’ı (popüler kültüre yem etmeden) daha da abartmalıymışız, bunu fark ettim. kaliteli zevkleri olan bir yazarmış, okudukları, izledikleri.. kitap boyunca hiç sıkılmadan atay’la birlikte oyunlarla yaşayanlar’ı, tehlikeli oyunlar’ı, tutunamayanlar’ı yazıyormuşum gibi keyifli bir süreç geçirdim, yeri geldi onunla birlikte yazma sancılarını ben de çekti. gözümün, üstünden süzülüp gittiği satırların nasıl bir süreçten geçtiğini gördüm. ama hiçbiri beni kitabın en sonundaki mektup kadar etkilemedi. “sevgili ilhami, ” diye başlayan, atay’ın berberi ilhami’ye yazdığı mektup.. kitabı kapattıktan sonra uzun bir süre bu mektubu düşündüm.
Günlük
GünlükOğuz Atay · İletişim Yayınları · 20205,7bin okunma
Popüler kültüre katılmak
Bir futbol maçında, arkadaşlarıyla birlikte özel locasında eğlenen bir işadamı popüler kültüre katılmamaktadır, buna karşın aynı işadamı iş kıyafetinden sıyrılarak kendi yerel takımının forma renklerini kuşanıp takımını en ucuz tribünden izleyerek alkışlıyorsa işte o vakit popüler kültüre katılıyordur.
Reklam
Ulusal hükumet, kent yönetimleri, kilise otoriteleri veya bunların bir birleşimi, yeni evlilere teneke çalma, karnaval, kargaşa şenlikleri, kilisede dans etme gibi popüler kültüre ait bazı uygulamaların üzerine çoğu kez şiddetle gittiler. Burada da bir tersine çevirme görürüz. Önceden normal görülen, herkesin katılmak için hazırlık yaptığı şey, şimdi hepten ayıplanabilir ve de bir bakıma son derece rahatsız edici görünüyordu.
356 syf.
6/10 puan verdi
·
17 günde okudu
Oya Baydar bu kitabında, sosyolojik açıdan doğu sorununu, hem bireysel hem toplumsal kimlik arayışını, anne-baba-çocuk ilişkileri üzerinden kuşak çatışmalarını, parçalanan dünyayı ele alıyor. Ana karakterlerden Elif, hırslı, çalışkan, eşi ve çocuğuyla ilişkilerini iyi kurmayı başaramamış bir bilim insanı. Ömer, popüler kültüre hitap eden ancak suya sabuna dokunmayan romanlar yazıp çok sayıda okuyucuya ulaşmış ancak o güne kadar yazdıklarıyla toplumun önemli sorunlarını görmezden gelmiş, son dönemlerinde de boşluğa düşmüş ve artık yazamayan bir yazar. Roman, Ömer'in, Ankara otogarında bir asker uğurlama törenine ve o esnada bir Kürt kızın vurulmasına şahit olmasıyla başlıyor. Ömer, yazar olarak aradığı kayıp sözün peşine düşüp, doğuya gider. Aynı zaman diliminde, eşi Elif ise bir bilim konferansına katılmak üzere Batıya, Kopenhag'a gider. Uzun zamandır uzak kaldıkları, çocukluğundan beri ilişki kurmayı başaramadıkları oğulları Deniz'i de ziyaret etmeye karar verir. Ömer,Elif ve Deniz ekseninde gelişen ve iç içe geçen olaylarla bir çok izlek okuyoruz romanda. Alt katmanında ise Türkiye'nin doğu sorununun bir çok boyutu romanda ele alınmış. Şahsen küçük bir eleştirim şu olabilir; anlattığı hikayenin içinde, yazarın taraflı varlığı çok fazla hissediliyor. Türkiye'nin doğu sorunuyla ilgili okuma yapmak ve farklı bakış açılarını görmek isteyenlere tavsiye edebileceğim bir kitap.
Kayıp Söz
Kayıp SözOya Baydar · Can Yayınları · 2007324 okunma