Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Günümüzde her türlü otokratın başarısını sağlayan reçete: İçindekiler: Çok yoksul milyonlarca yurttaş. Derin eşitsizlikler. Müstehcen bir zenginlikle birlikte görülen hayal edilemez bir yoksulluk. Adaletsizlik, dışlama ve ırk ayrımcılığı. Her yerde mevcut bir çürüme ve yozlaşma. “Biz durumu kontrol ediyoruz, burada hiçbir şey olamaz”
Sel Yayıncılık
Popülizm insanları etkilemenin sihirbazlik yani...
Reklam
Bu şairlerdeki, yazarlardaki popülizm kaynaklı üretme merakı beni bitirecek, iki üç yıla bir kitap çıkarmak zorunda hissediyorlar kendilerini, sonra da şiir kitabı diye sayıklamalarını, roman diye de saçma sapan şeyleri koyuyorlar okuyucunun önüne. Zaten bir kere okuyucu tarafından kabul edilsin;sonrasında ne yazsalar satıyor, okuyucu alıp balon gibi şişiriyor zaten eserleri.
Dünyayı tanımlama becerimiz elimizdeki araçların bir ürünüdür. Hepimiz aynı dünyaya bakıyoruz, ama bambaşka şeyler görüyoruz, Üstelik bu etkiyi pekiştiren bir sistem, İnsanlara dalma İstediklerini veren otomatik bir popülizm inşa etmiş bulunuyoruz. Herhangi bir sosyal medya platformunda oturum açıp aşılarla ilgili bilgi atarsanız, karşınıza çıkacak ilk şey aşı karşıtı görüşler olacaktır. Bu enformasyon kaynaklarına bir kez maruz kaldıktan sonra, diğer komplo teorilerinin (kimyasal izler, düz dünyacılar, 11 Eylül teorileri) etkisi daha da güçlenir. Bu görüşler hızla çoğunluğun görüşleri gibi görünmeye başlar: Konu her ne olursa olsun, sonsuz sayıda destekleyici görüşün yankısı sarar ortalığı. Dünya hakkında daha çok şey bilme arzumuz, muhtemel her soruya kendi çözümden yoksun yanıtlarını vermeyi sürdüren bir sisteme tosladığında ne olur peki? Eğer görüşlerinize çevrimiçi destek arıyorsanız, bulacağınızdan emin olabilirsiniz. Hatta sürekli bir onaylama akışıyla besleneceksiniz: Giderek daha fazla enformasyona muhatap olacak, giderek daha radikal ve daha kutuplaştırıcı enformasyonla karşılaşacaksınız.
Məntiqli cavab olmayanda səhnəyə populizm çıxır.
Sayfa 155 - qədim qalaKitabı okudu
The Social Dilemma
Mesele teknolojinin varoluşsal tehdit olması değil. Mesele teknolojinin toplumun kötü yönlerini ortaya çıkarma becerisi ve toplumun en kötü yönü de bir varoluşsal tehdittir. Eğer teknoloji kitlesel kaos, öfke, kaba kuvvet, karşılıklı güvensizlik, yalnızlık, yabancılaştırma, daha fazla kutuplaşma, seçim hilesi, popülizm yaratır, dikkat dağıtır, esas sorunlara odaklanmayı engellerse... Toplumdan bahsediyoruz. Ve artık toplum kendini iyileştiremiyor ve bir tür kaosa sürükleniyor.
Reklam
Iktidara gelen bir partinin ilk işi memurlar arasında tasfiye yapmaktır. Rejimimizde patrimonyalizmin ve factionalism'in en göze çarpan uygulama biçimleri yakınlarda görülmüştür: İktidara geçen parti gelecekte kendi iktidarının bir garantisi olarak memur tasfiyesini uygular. Şayet iktidardaki parti, toplum içinde çok belirgin eği­limlere, bir
Popülizm itici gücünü kriz, çöküş ya da tehdit algısından ve aynı zamanda dramatizasyon ve performans yoluyla kriz çıkarmayı hedeflemesinden alır.
''... fakat sağ-sol tartışmasında asıl belirleyici ölçütü halk kitlelerinden, 'alttakiler'den yana olmak teşkil ediyor. Böyle olunca da onların bir sınıf olduğunu, sınıf çıkarları ve sınıf düşmanları bulunduğunu kabul etmek gerekiyor. Oy avcılığı ve popülizm tutkuları içinde her sınıfa şirin görünmeye çalışanlar, siyasette hiçbir zaman kalıcı başarılara imza atamazlar.''
Sayfa 261Kitabı okudu
1.000 öğeden 851 ile 860 arasındakiler gösteriliyor.