Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Fakat insanda dini duygudan daha derin ve daha ilksel olan şey nedir? İnsanın kendisi vardır; yani istenç ve bilinç, hür irade ve yasa insanda bitimsiz bir uzlaşmazlık içindedir. İnsan kendi kendiyle savaş halindedir. Niçin?
Çağımın acılarını görüp kendi kendime şöyle dedim: Toplumun üzerine kurulduğu ilkeler arasında, toplum tarafından anlaşılmayan, cahillikle hükümsüz kılınan ve bütün hastalıkların sebebi olan bir ilke var.
Reklam
akıllı bir millete yaraşan şey, rotayı meşum zorunluluğun tayin etmesine izin vermektense kaçınılmaz bir devrimin öncülüğünü yapmasıdır
zengin olmayan bir toplumda abartılı bir lüksün hüküm sürebileceği, hatta görülen lüks nispetinde bir toplumun fakir olduğu -ve tersinin de geçerli olduğu- anlaşılabilir.
Surplus value is the result either of the appropriation through trade or usury of a value belonging to others, or of the appropriation of new values created by the labour power which has been bought. In the latter case, the surplus value is nothing but the difference between the value created by the worker and the cost of maintaining him. The totality of the capital existing in the world is only the accumulated result of this dual appropriation, as was soon appreciated by sharp observers. Fifteen hundred years before Proudhon borrowed from the Chartist leader O'Brien his famous sally: "What is property? Theft!" the golden-mouthed bishop John Chrysostom told the rich merchants of Antioch: "You possess the results of theft, even if you are not yourselves the thieves."
Sayfa 88
Hegel'de tezle antitez, sentezin içinde erir. Oysa Proudhon'a göre bir sentez söz konusu olamaz, tezle antitez ancak bir dengeye varabilir. Bir denge de başka dengelerle karşılaşarak yeni dengelere yol açabilir. "Bir elektrik pilinin pozitif ve negatif kutupları nasıl birbirlerini yok etmezlerse, tezle antitez de birbirinin içinde erimezler. Mesele onları kaynaştırmak değil aralarında bir denge kurmak, daima değişen bir denge... Hegel'in formülü yanlıştır, üç terim yoktur, iki terim vardır ve antinomi çözümlenemez, ya sallantıda kalır ya da dengeye elverişli bir antagonizma meydana getirir."¹
Sayfa 410 - İletişim Yayınları, 10. Baskı
Reklam
Avrupa'ya hâkim olan bazı yanlış fikirler var, bunlar otoriter rejimlerin ideolojilerinden daha tehlikeli. Bu yanlış fikirlerin başında milliyetler prensibi geliyor. Milletleri içinden çıkılmaz zorluklarla baş başa bırakan, savaşları meşrulaştırmak için kullanılan bir prensip... Olası tehlikeler Orta Avrupa'dan çıkacaktır Proudhon'a göre, çünkü Orta ve Doğu Avrupa'da, "en az on, on iki kadar bölge var ki aralarında kabul edilebilir bir sınır çizmek, halkı tek bir milletten oluşan bir devlet kurmak mümkün değil..."¹
Sayfa 404 - İletişim Yayınları, 10. Baskı
1859'da hazırladığı ama tamamlamadığı bir çalışmasında savaşa karşı tutumunu ortaya koyar. Proudhon'a göre, imparatorluk Fransa'sı varlığını sürdürebilmek için, kamuoyunun dikkatini savaşlarla dağıtmak telaşındadır. Üstelik kendilerine cumhuriyetçi diyenler, demokratlar, genel oydan yana olanlar, İmparator gibi düşünmekte, ne pahasına olursa olsun barışı savunmaları gerekirken, savaş çığırtkanlığı yapmaktadırlar.
Sayfa 402 - İletişim Yayınları, 10. Baskı
Aslında buna köleli üretim; bir hırsızın, bir despotun üretimi denmeliydi. Mülk sahibi üretiyor muymuş! Hırsız da "üretiyorum" diyebilir
Peki, mülk sahibi kimdir? İşlemeyen bir makine veya kendi kafasına ve keyfine göre işleyip hiçbir şey üretmeyen bir makinedir.
Reklam
İktisatçılara uyarak işçiyi yaşayan bir makine gibi düşünürsek, işçinin aldığı ücrete bu makinenin bakımı ve tamiri için gereken bir masraf gözüyle bakarız.
Fakat sevişmenin ve evliliğin sonu sefaleti artırmak olacak; varsın olsun diyor filozofum.
Onlar fakire sadece tedbirli olmayı telkin ediyorlar:
Denemeler, raporlar, değişiklikler sürüp giderken fakirlik artar ve emekçiler sürünerek ölmeye devam eder
Proudhon'un Komünistlere benzeyen bir başka yanı da, insanlara yakıştıramadığı özellikleri Tanrı'ya maletmesi­ dir. Örneğin (s. 90) Tanrı'nın, dünyanın sahibi olduğunu söyler. Bu sözleriyle mal sahibi kavramını tamamen inkar etmez, sadece onu öte dünyaya yerleştirir. Aslında ne Tanrı mal sahibidir ne de İnsan ("insan toplumu"). Yalnızca Tek, mal sahibi olabilir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.