Tatil sürecimde okuduğum ikinci kitap Otomatik Portakal oldu. Dili sade ve akıcı, üslubu fazlasıyla argo içeren, sansürsüz bir yapıya sahipti. Kitabın çoğu yerinde okumaktan tiksinti duydum. İğrenme duygusundan arta kalan kısımlarda da yer yer güldüğüm, şaşırdığım, öfkelendiğim ve üzüldüğüm zamanlar oldu. Yazar, bu duyguyu okuyucuya yansıtma işini çok rahat başarabiliyordu ki iyi veya kötü hedeflediği herhangi bir hissi karşıya verebiliyor olmak onun başarısının bir kanıtı bana göre.
Kitap vermek istediği anafikir açısından da, konu olarak da, argo kullanımı dışındaki genel anlatımı bakımından da bir çocuk kitabını andırır nitelikteydi bana göre. Bu düşüncemin hemen ardından şunu da hemen eklemeliyim: Yine bana göre kitabın genel havasına hakim olan argolu, küfürlü anlatımıyla, uygunsuz ve örnek olmayan alışkanlık ve davranışların bu kadar basit şekilde anlatılmasıyla, hoş olmayan birtakım olayların üzerinde durulması sebebiyle bu kitabı çocuklar kesinlikle o-ku-ma-ma-lı!
Evet, anafikriyle, farklılığıyla, okunabilecek bir kitaptı fakat yine de dünya klasiklerine girecek kadar beğenilmesini anlamlandıramadım. Ayrıca böyle her sayfası vurucu bir kitabın finalini çok daha etkileyici bitirebilirdin Burgess. Masal tadında bir son bu kitabın bütünlüğü açısından çok lezzetli olmamış. Spoiler vermemek adına konuyu, içeriği fazla deşmek istemiyorum.
Siz Otomatik Portakal'ı okudunuz mu? Okuduysanız kitap hakkındaki fikirlerinizi belirtebilirsiniz.