Ve sonunda üzülerek de olsa anladılar ki hayaller kurulur, canlanır ve de o hayalleri kuranlara isyan ederler. Hayal kuranın kemikleri kurduğu hayaller tarafından kırılır. Buna hayal kırıklığı denir. Hayaller bağımdız ve sahipsizdir.
Ama hayal kırıklığına uğramak yerine mutlu olmak için, kendimi başkalarına bağımlı bir duruma getirmemem gerektiğini söylüyorum kendime. Mutluluğunu kendin yaratmalısın Mathea.
Kuvvetimizi, unuttuklarımızdan ve aynı andaki kaderlerin çokluğunu tasavvur etme yetersizliğimizden alırız. Evrensel acıyı o lâhzada anlayan ve hayatta kalabilen kimse olamazdı; her yürek ancak belli miktarda acıya göre yoğurulmuştur çünkü...
...
Her acının, her kederin sonsuz olduğu izlenimi de buradan doğar. Gerçekten de öyledir, ama yalnızca bizim için, yüreğimizin hudutları için; yüreğimiz geniş bir alanın boyutlarında olsa dertlerimiz daha da büyük olurdu; çünkü her acı dünyanın yerine geçer ve her kedere başka bir evren gerekir.
Geleneksel kodlarımızla da kadının arzu eden değil arzu edilen olmasını bekliyoruz; kadının, erkeğini kendi iradesiyle seçmeyip erkek tarafından seçilmeyi beklediği kültür biçimleri, tüm kıtalarda binlerce yıldır hüküm sürüyor. Kendi arzularının, tercihlerinin ne olduğunu fark edebilmesine bile ket vurulmuş bir insan, kendi hayatını nasıl yaratabilir?
İnsan da böyle bir şeydi işte. Az sonra eriyeceğinden habersiz minik bir kar tanesi gibi. Bir yerden bir yere gittiğini düşünürken, aslında havada savrulup dururdu. Biricik olduğunu sanırdı ama ne yaparsa yapsın daima öbürlerine benzerdi. Bölünüp dururdu kalabalığın içinde insan. Kendini kendine, kendini başkalarına, sonra başkalarını yine kendine bölerdi. Hiç'e varıncaya kadar bu hep böyle sürerdi.
Dünyada hâlâ çok fazla kölelik vardır. Kimi zaman böyle adlandırılmaz, ama bir kişi "terk etmek"te özgür olmadığında, "kaçarsa" cezalandırılacak olduğunda, bu köleliktir. Birinin her aklına estiğinde insanlar "kapı dışına konuyorsa", bu da bir kölelik durmunu gösterir. Eğer bir kişi kendi çıkarları uğruna değil de, temel varlığını korumak ya da sürdürmek amacıyla acı verici işlere ya da alçaltıcı seçimlere zorlanıyorsa, bu da bir kölelik oluşturur. Her tür kölelik koşulları altında aileler ve tinler bozulur ve sonsuza kadar değilse bile, yıllarca kaybedilir.
Bir insan güzellik karşısında duygulanmazsa, gözlerini kapatıp hayal gücünün çarklarını döndürmezse, soru soramazsa, cehaletinin sınırlarını kavrayamazsa bir kadın ya da bir erkek olabilir ancak insan değildir.
"... Ama fazla merhametin ağır bir yük olduğunu unutma. Hele ki zirveye tırmanıyorsan..."
"Merhametim sayesinde insanım ve insan kalabilmekten daha yüksek bir zirve bilmiyorum."