Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

rabia

rabia
@rabiya
10 okur puanı
Ocak 2015 tarihinde katıldı
Hayal gücümüz geleceğe dair umutlarımızın tek sınırıdır.
Reklam
''Hayat denilen bu acılar denizinde dalgalar asla durulmaz.''
''Kalbim, mutfak tezgahında uzun süre bekletilmiş, yeşil biberler gibi buruş buruştu.''

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
''Aşkın bir rengi olabileceğini hiç düşünmezdim ama vardı işte; aşk ağzımdaki tatlı bir tattı. Muzlu bir puding, ananaslı krema, limonlu dondurma gibi bir şeydi.''
Düşler, aynı yaşamın farklı dönemleri arasında kabul edilemez bir eşitliği dayatır insana, insanın hiç yaşamadığı şeyler arasında eş düzeyli bir eş zamanlılığı dayatır; ayrıcalıklı durumunu yok sayarak, şimdiki zamanın varlığını yadsır."
Reklam
"İbret alasınız diye her şeyi çift çift yarattık." (Zariyat, 49.) Bu "her şey" genellemesi, mecaz ve çoğunluk değil, hakikattir.
Akıl da bu evrenin bir yaratıcısının bulunduğuna delalet eder. Bu koskoca evreni, içindeki küçük büyük, canlı cansız, dilli dilsiz, akıllı akılsız, değerli değersiz bütün varlıkları tek bir "yasa" düzenlemektedir. Bu yasa, hem atomu, hem saman yolunu düzenlemektedir. O kadar ki, fen bilgini atoma baktığında; yapısında güneş sisteminin yapısına benzer, farklı olmayan bir yapıyla karşılaşır. Bütün yaratıklarda çiftlik esastır. Eskiden insanlar bunu, insan ve hayvanda erkeklik ve dişilik olarak tanımlıyorlardı. Hurma gibi bazı bitkiler için de, aynı mülahazayı yaptılar. Daha sonra bilim, bütün bitkilerde erkeklik ve dişiliğin bulunduğunu keşfetti. Hatta elektrik gibi bazı cansız maddelerde de çiftliği eksi artı şeklinde buldular. Bütün evrensel yapının özü olan atom çekirdekle birlikte, bir eksi ve bir artı yükten oluşur. Bu yeni bilimsel buluş, ondört asır önce Kur'an'ın getirdiği şu hakikati tasdik etmekten ibarettir: "Yerin yetiştirdiklerinden, kendilerinden ve daha bilmediklerinden çift çift yaratan ALLAH münezzehtir." (Yasin,36.)
Bundan başka, yaptıkları, çoğu zaman yolculuklarında yanlarında acveden (Bir çeşit hurma) tanrılar taşırlardı. Yiyecekleri bitip açlık bastırınca, başka yiyecek bir şey bulamazlarsa, onu yerlerdi. Bu türden bir ilaha Kur'an şu ayetiyle işaret etmektedir: "Sinek onlardan bir şey kapsa, onu kurtaramazlar. İsteyen de, istenen de aciz." (Hacc, 73.)
İmam Buhari, Ebu Reca el-Hari'den şöyle rivayet etmektedir: Taşlara tapardık, ondan daha iyisini bulduğumuzda; onu atar, diğerini alırdık. Taş bulamadığımız zaman ise, bir avuç toprak alır, koyunu getirip üzerine sağar, sonra da onu yanımızda taşırdık."
...İyiden ve kötüden hepimiz aynı derecede sorumluyuz, iyi ne, kötü ne, diye sormayın bana ne olur, bu kavramların ne olduklarını, körlüğün bizim için istisna olduğu dönemde biliyorduk, doğru ve yanlış dediğimiz kavramlar, bizim karşımızdaki insanla olan ilişkimizi farklı biçimde anlamamızdan kaynaklanıyor, kendimizle olan ilişkimizi değil...
Reklam
...fethetmek zorunda kaldıklarımızdan çok, kendini bize kendiliğinden sunanları sahipleniriz, Ama bir daha hiç gelmedi, ben de ona gitmedim, İstiyorsanız, birbirinizle kafanızın içinde buluşursunuz, bellek denen şey bu işe yarar...
"Resimler görmez. Yanılıyorsun, resimler onları görenlerin gözleriyle görür..."
"İnsanların neler yapıp yapamayacağı önceden hiç belli olmaz, beklemek, zamana zaman tanımak gerekir, her şeye egemen olan zamandır, zaman kumar masasında karşımıza oturan öteki kumarbazdır ve bütün kartlar onun elindedir, bizler ancak yaşam karşılığında o masada bir şeyler kazanırız, kendi yaşamımız karşılığında."
Sayfa 351Kitabı okudu
“Ölümden dönen kişilerin neler anlattıklarını bilirsin. Tolstoy, bir öyküsünde bundan söz eder. Bir tünel ve ucunda bir ışık. Yasam ötesinin çekici güzelliği. Oysa, yemin ederim ki ben ışık falan görmedim, işin daha da kötüsü, bilincimi hiç yitirmedim. Her şeyi biliyorsun, her şeyi işitiyorsun, ne var ki onlar, doktorlar, bunun farkında değil ve senin önünde, akıllarına ne gelirse anlatıyorlar, senin duymaman gereken şeyleri bile. Artık iflah etmez olduğunu. Beyninin ayvayı yediğini.”
Kemiğini korumak için sürekli havlayıp durduğu için dişlerinin yokluğunu kimsenin fark etmediği bir köpekten farkı yok.
"Tanrının yarattığı binlerce, milyonlarca Madam Bovary var, ama onların arasında yalnızca Flaubert'in yazdığı unutulmaz oldu. Tanrının yarattığı Lady Chatterley'lerin arasından Lawrence'ın yazdığı lady kadar unutulmaz olanı çıktı mı? Tanrının rahatlıkla unutulabilen "gerçeklerinden" biz unutulmaz "gerçekdışılar" yaratabiliyoruz. Tanrı da unutulmazlar yaratıyor ama. Bizim Hamlet'lerimize, Macbeth'lerimize, Bovary'lerimize, Karenina'larımıza, Prens Mişkin'lerimize, Eugenie Grandet'lerimize karşılık tanrının da Shakespear'leri, Tolstoy'ları, Dostoyevski'leri, Balzac'ları var."