Mutsuzluk, çevresini kuşatmıştı. Kaş dibine kadar yakınlaşma küstahlığını gösteren bir karanlıktı. Yakınlığıyla soluksuz bırakıyordu onu. En kötüsü, haindi. Sabah uyanıp, pencereden giren güneşi gördüğünde, yatağında oturup artık yok olduğunu düşündüğünde yine aynı yerde, kulaklarının arkasında ya da yüreğinin içinde buluyordu onu.