Bir aşk öyküsü var ortada, bilinen ama alışık olmadığımızdan…
İsmail Abi var mesela; seven, çocukça seven, masumca seven, bir çocuğun başını okşadığınızda gözlerinde gördüğünüz o parıltı gibi seven.. Rengarenk kıyafetlerle gizlediği özlemini maviye bakarak gideren..
Performans sanatçısı Yavuz var; insanlardan izinsiz bir şeyler alan ama yeri geldiğinde âma bir kızın önündeki engelleri hissettirmeden kaldıran..
Erdal Bakkal var; sohbetin, muhabbetin, dostluğun, acının, hayata dair her bir anın tek adresi olan, duvarlarında ÇAY ERDAL BAKKALDA İÇİLİR yazısının yazılı olduğu bir bakkalı olan, meraklı Erdal Bakkal…
Ak Sakallı Dede var; aşıkları kavuşturmak için bütün tontonluğuyla maceradan maceraya atılan…
Ve tabi ki aşkın kitabında iki de aşık var seven, kavuşamayan; kavuşan, sevmeyi unutan..
MECNUN var, LEYLA var…
Sevmeyi, sevilmeyi, gülmeyi, üzülmeyi kısacası duyguyu unutan tüm insanların kapağını aralayacağı şeker tadında bir dünya burası. Benim yazmamla değil sizin okumanızla anlamlandırabileceğiniz bir dünya..