"Özgür arkasını döndüğünde Engin'in loş Sokak lambasından sızan Işık altında yanıp sönen gözleriyle karşılaştı. Ancak... Bir şeyler ters gidiyordu sanki. Engin, dostu olan Engin gibi bakmıyordu ona. Duygusuz, korkusuz, acımasız bir bakıştı bu. Engin'in alışık olmadığı bu bakışlarıyla ürperdi Özgür. Birazdan yapacakları işin havasına girmek için olduğunu düşündü, kendisini rahatlatmak istercesine. Engin'in gözlerinden gözlerini çekerek arkasını döndü. İçi içini yiyordu bir yandan.
"Dostum , İyi misin sen ?"
"Ben iyiyim de bakalım sen iyi olabilecek misin? "
İyilik ve Kötülük Okulu, bireyin büründüğü karakterin aslında gerçek karakteri olup olmadığını sorgulayarak gerçek karakterini bulmasına odaklanıyor. Roman, Gavaldon kasabasında yaşamını sürdüren Agatha ve Sophie isimli iki genç kız üzerinden işleniyor.
Muazzez Akkaya(94): "Ancak üzüldüğüm bir şey var, Sezai Karakoç'u vefatından bir ay kadar önce Fenerbahçe sahilinde gördüm. Karşıdan yürüyordu ve o kadar dikkatli bana bakıyordu ki... Ama beyaz saçları, sakalları olunca tanıyamadım. Bir süre sonra gazetede vefat ilanını görünce onun Sezai Karakoç olduğunu anladım. Eğer o olduğunu bilseydim, bir kafede oturup beraber bir kahve içmek isterdim."
Akşamlar bir roman gibi biterdi
Jezabel kan içinde yatardı
Limandan bir gemi giderdi
Sen kalkıp ona giderdin
Benzin mum gibi giderdin
Sabaha kadar kalırdın
Hayırsızın biriydi fikrimce
Güldü mü cenazeye benzerdi
Hele seni kollarına aldı mı
Felâketim olurdu ağlardım..
Karakoç ve Süreya'ya yakınlık gösterecek, umut verecek bir davranışta da bulunmadığının altını çizen Muazzez Akkaya(94), ömrü boyunca evlenmemeyi tercih eden Karakoç'a ilişkin: "Böyle bir duruma sebep verdiysem diye üzülüyorum ama bir yerden de teselli oluyorum çünkü hiçbir yakınlık göstermedim, umut vermedim."