Siyaset, ahmakça, ilkel bir tapınma bence, zihinsel kuduz hastalığına yakalanmış, zaten kendi takıntılarının kurbanı olan insanlardan varlıklarının tümünü, onun uğruna kurban etmelerini istiyor!
“mutluluğu ve hayatı, hakikat uğruna kurban etmenin bir görev olup olmadığını bilmiyorum. ama, eğer hakikatı öğretmek istiyorsak, onu ya bütün olarak öğretmek ya da hiç öğretmemek istiyorsak, onu açık ve kesin olarak, bilmeceye kaçmadan, ihtiyatla davranmadan, onun gücüne güven duyarak öğretmek istiyorsak, bunu yapmanın bizim görevimiz olduğunu biliyorum. çünkü hata ne kadar büyük olursa, hakikate götüren yol da o kadar kısa ve düz olur; öte yandan son derece ince bir hata hakikate erişmemizi sonsuza dek engelleyebilir, ve bunun bir hata olduğunu kavramamız da o ölçüde güçleşir. insanlığa gerçeği, çeşitli maskeler ya da boyalar altında ilettiğini sanan biri, ancak gerçeğin pezevenkliğini yapabilir. ama onu asla sevemez.”
"Tanrı sessizdir şeytan fısıldar" cümlesi kitap hakkında bir fikir verse de olayların işlenişi, kurgusu, ters köşeleri merakla okunmasını sağlıyor. Altı küçük kız çocuğun ortadan kaybolması ve kesik kollarının bir yerde gömülü olarak bulunması sonucu cinayetleri işleyenlere ulaşılması seri katilin bulunulduğu sanılan noktada başka bir
- yeryüzünde başka hiçbir çift böyle bir görev üstlenmemiştir. birbirlerinden birer insan yaratmak.
- ... içimde bir şeyler yıkılıyor.
- öyle bir ezildi ki ruhum, seni öylesine özledim ki...
- sana kötülük etmek, senin aşkına ihtiyacım olmadığını göstermek, onsuz da yaşayabileceğimi kanıtlamak istiyorum ve kendi kendime işkence etmeye,
bir rüyanın tevilidir
üç yumurta düştü gökten
annemin deyimiyle asumanda ararken yerde buldum
kırık, sarı ve biraz
biraz yaratılışımda var denen meniyi gördüm.
açık, çok açık
diyorlar ki sestir
rüyanın rahmani olanında değilse de dünyevi olanında;
hêk deng e.
1.yumurta için basbariton bir ses çat diye
bu kokuşmuş 21.yüzyıl asfaltına
Dikkat: Tatkaçıran içerir.
Latin Amerika’nın Çatık Kaşları:
Bir Cehennem Ağacı Olarak Muz Ağacı
Ulaş Başar Gezgin
Geçtiğimiz günlerde yitirdiğimiz Eduardo Galeano’nun bize bıraktığı çok şey var. O, ‘kesik damarlar’la anılsa da, aslında biz onu çatık kaşlarıyla tutuyoruz aklımızda. Çatık kaşlı; çünkü o, toplu ölümlerin sıradan olduğu ‘asi
"Ah be erkekler! Ne çektiniz kadınlardan!”
Kendini kadınlardan korumaya çalışıp, her zaman tedbirli davranan erkekler.
Doğuştan gelen utanma hissiyle kafasını omuzlarının arasına gömerek yürüyen erkekler.
Bir kadınla konuşurken yere bakmazsa yanlış anlaşılacağını bilen erkekler.
Hafifmeşrep damgası yememek için kahkahayla gülemeyen