kronoloji/insanlık tarihindeki bazı önemli olaylar
MÖ Beş Milyon: Bilinen en eski insan benzeri maymun cinsi olan Australopithe- cus Afrika'da ortaya çıktı.
MÖ İki Milyon: Homo habilis ve dişisi ellerini kullanarak yonttukları taşlarla aletler yapıyordu ve hâlâ Afrika'dan çıkmamışlardı.
MÖ 1,5 Milyon: Meşaleyi homo erectus ve femina erecta devraldı. Gerçekten de ateşi keşfeden ilk
Sayfa 179 - selKitabı okuyor
Hâlbuki ben bu halde bile caizim onların hançerlerine
Bu halde bile boğulmadım boğdurulmadım
Eski tüfeklerden adım geçer de dönüp bakmazlarmış
Ateş olsun almazlarmış kırmızısı uçuvermiş dudaklarına
İstemedim tek buse ne nazda ne hazda gözüm var
Medrese cesetlerine nazır masallarda yıllar önce
Sene 99 ben İstanbul acemisi yıllar önce
İnmişim
Çağ, Yok Oluş, Benlik, İslam, Roşa
_TARİH ÖNCESİ DEVİRLER_
_İnsanoğlunun ortaya çıkışıyla başlayıp, yazının icadına kadar geçen dönemdir. Taş ve Maden Devri olarak ikiye ayrılır.
_1-Taş devri_
_a)- Eski Taş – Paleolitik devir: (M.Ö.2,5 milyon - M.Ö. 12.000) (avcı ve toplayıcı). Karain, Beldibi ve Belbaşı. Paleolitik Döneme ait ilk izlere İspanya’daki Altamira, Fransa’da Laskö
"Dün neredeyse vazgeçecektim, her şeyden, bu tanrı belası siyasetten (daha doğrusu tümüyle bir komedi olan şu 'siyasal' yaşamımızdan), batsın bu dünya diye yazdım. Siyaset, ahmakça, ilkel bir tapınma bence, zihinsel kuduz hastalığına yakalanmış, zaten kendi takınaklarının kurbanı olan insanlardan varlıklarının tümünü onun uğruna kurban etmelerini istiyor. Eğer Tanrı'ya inansaydım, kendi kendimize böyle eziyet ediyoruz diye bizi fena halde cezalandıracağına yürekten inanırdım."
Sayfa 226Kitabı okudu
Siyaset ahmakça,ilkel bir tapınma bence,zihinsel kuduz hastalığına yakalanmış,zaten kendi tırnaklarının kurbanı olan insanlardan varlıklarının tümünü onun uğruna kurban etmelerini istiyor.
Sayfa 272Kitabı okudu
Merhaba arkadaşlar bugün sizlere tam bir dönem kitabı getirdim. Eğer sizler de benim gibi savaş kitaplarını ve tarihi kurguları seviyorsanız eminim bu kitap favoriniz olacak. İkinci dünya savaşını konu edinen kitabımız, Hitlerin yemeklerini önceden tadan ve zehirli olup olmadıklarını deneyen bir grup çeşnicilerin hayat hikayelerini anlatıyor. Ana karakterimiz Rosa Berlin’ de çalışan ve patronuyla evlenen, fakat henüz bir yıllık evliyken eşini askere gönderen ve eşinin ailesiyle birlikte yaşayan 26 yaşında genç bir kadın. Tüm hayatı boyunca yalnızlığı iliklerine kadar hisseden Rosa’nın çeşnicilik yaptığı dönemde bir Alman askeriyle yolları kesişir, hem eşine ihanet etmenin vicdanını yaşarken, hem de yalnızlığını paylaşmanın bencil mutluluğunu tadıyor. Bu kısa beraberlik aslında Rosa’ nın hayatını da kurtarıyor bir nevi. Kitabın sonunda ise Rosa eski eşi ile vedalaşıyor, ve hatta hesaplaşıyor ama ne yazık ki bir savaşa kurban ettiği gençliğinin ve yıllardır onu bir kez bile bırakmayan yalnızlığının telafisi olmuyor. Çok akıcı bir kitaptı, ve gerçekten okuması çok keyifliydi. Sizlere de içtenlikle tavsiye ederim.
Her Ay Okuyanlar Kulübü
BAHÇENİN TEK GÜLÜ
"Kelimeler ülkesindeki bilge" Sezai Karakoç'un anısına saygıyla...
Bahçenin tek gülüsün, Monna Rosa!
Açarsın, önün ardın kış da olsa.
Bize senden yakını var, Şahdamar!
Ona gideceğiz, ondan gelir umar.
Sayfa 13 - Kenan OvacıkKitabı okudu
8 Mart 1857 yılında kapitalizmi korumak adına işçi ve emekçi kadınlar grev yaptıkları esnada polis tarafından fabrikaya kilitlenir ve 120 kadın bu fabrikada yanarak hayatını kaybeder.
Clara Zetkin ve Rosa Luxemburg bu olaydan elli altmış sene sonra bu günü bir anma olarak adlandırmayı önerir. Üstatların bu önerisinden sonra 8 Mart emekçi kadınların anıldığı bir gün olur.
Sonra, yani 2000li yıllarda kapitalizm bir kez daha sazı eline alır. Ve 8 Mart bir kutlamaya döner. Dünya Kadınlar Günü olarak "kutlanır" bu gün. Akıl alır gibi değil. Kapitalizmin kül ettiği kadınların günü kutlansın diye kapitalizm insanlara çiçek satar, hediyeler aldırır.
8 Mart günü o fabrikada yakılan emekçi kadınları, Clara Zetkin ve Rosa Luxemburg'u, savaşın en çirkin yüzünü yaşayan bütün kadınları, cinayete kurban giden tüm kadınları, bu dünya ağrısını bütün şiddetiyle yaşayan ve artık bu dünyada olmayan bütün kadınları sevgi ve saygıyla anıyorum.
Amerika Tarihine Şiir
BİR RÜYA EFSANESİ
Katı bir ürperti hissediyorum yüreğimde.
Hiddetli, zulmetli fakat engin...
Jamaika ve Dominik sahillerinden kalma güneşler çoktan gitti.
Ve bitti kuzey seferleri.
Esti mısır tarlalarının ezgileri.
Bu hikaye Panama'nın
Ağlamayınız böyle Rosa, göz yaşlarınız bana kendi ölümümden çok dokunuyor, bilirsiniz, bir mahkum ne kadar suçsuzsa, ölüme o kadar sükunetle, hatta sevinçle gitmelidir, çünkü bir kurban olarak gitmektedir.
Ağlamayınız böyle Rosa, göz yaşlarınız bana ölümümden çok dokunuyor, bilirsiniz, bir mahkum ne kadar suçsuzsa, ölüme o kadar sükunetle, hatta sevinçle gitmelidir, çünkü bir kurban olarak gitmektedir.
Sayfa 105 - Mikro KitapKitabı okudu
