Kaldırımda çiçek olsam açar mıydım diye düşündüm. Siz olsanız açar mıydınız? Birinin sizi görüp, eğilip koklama ihtimali mi daha fazla, üzerinize basıp çiğneme ya da koparıp sevgilisine vermek üzere kurutma ihtimali mi?
Hakkımda söyledikleri her şey doğru sanırım. Hiç arkadaşım yok. Bu anormal olduğumu kanıtlıyormuş. Ama tanıdığım herkes ya bağırıyor ya ortalıkta çılgınca dans ediyor ya da birbirini dövüyor. Bugünlerde insanların birbirini nasıl incittiğini fark ediyor musun?
“İnsan sevince her şeyi ona benzetiyor. Başka şehirde, bambaşka sokaklarda, herkes o, herkesin gülümsemesi o, kiminin saçı, kiminin bakışları, kiminin adımları. Evet, her şey sevdiğine benziyor da, bütün şehri toplasan bir sevdiğin etmiyor.”
Güzel bir ev gördüğümüzde herkes neden kafasının içinde kaç para ederi düşünüyor? Neden kimse penceresindeki sardunyalardan, pembe pencere çıtalarından, ahşap kapısının üzerindeki pirinç tokmaktan bahsetmiyor?
Fark ettiniz mi, kalabalıklar arttıkça yalnızlıklar da artıyor. Çünkü kalabalıklaşmak muhabbeti değil yalanları, dostlukları değil düşmanlığı doğuruyor.