Üçlemenin ilk bölümünde savaşta hayatta kalmaya çalışan ikizlerin aşırı duygusuz ve her olaya fazlaca soğuk kanlı yaklaşmaları çok ürkütücüydü. İkizlerin cümle içinde duygusal içerik barındıran sözcüklere bile tahammülleri yok.
Örneğin 31.sayfada şöyle bir açıklamaları var:
‘’Çok ceviz yiyoruz yazabiliriz ama ceviz seviyoruz yazamayız, çünkü sevmek kesin bir sözcük değil, belirginlikten ve nesnellikten uzak. Ceviz sevmek ve anneannemizi sevmek aynı şey ifade edemez. Birinci cümle ağızdaki hoş bir tadı belirtir, ikincisi duyguyu. Duyguları tanımlayan sözcükler çok belirsiz, bunları kullanmaktan kaçınıp nesnelerin, insanların kendileriyle, yani olayların sadık betimlemeleriyle yetinmek lazım.’’
Okudum ve vaoov dedim:)
İkinci bölümden sonra ikizlerin varlığından şüphe duymaya başladım, acaba sadece biri var diğeri onun hayali karakteri olabilir mi diye düşündüm.
Elimden düşürmediğim bir kitap oldu, okunmalı, tavsiye ederim.
Aramızda bir sınır var, sen bizimle değilsin
Bir adım at öteye, gör ki yalnız değilsin
Hayrını isteyenlerin biz ey Şeyh kulak ver
Ah bugünü kucakla, yarın burda değilsin
Tek kelam kâfi, hanede varsa kimse
Ya adresi yanlış verdin, yahut evde değilsin
Tek bir çakıl taşıyla çamur olduysa gönlün
Müşkülün taşlar değil, sen derya değilsin
Önde Nil elde âsa arkada Firavun ordusu
Benzemez lakin hikâye, sen Musa değilsin
Yazar: Hussain Cennet-î
Çeviren : Shahzade N. İGUAL
Yakınlıklar
Toprak Kaplar bölümünde yeni ahitten yaptığı alıntı çok güzeldi.
-toprak kaplar içindeki bu hazinemizle.*
(üstün gücün bizden değil, Tanrı’dan kaynaklı olduğu bilinsin diye bu hazineye toprak kaplar içinde sahibiz)