Eyvah, aldandık!
Şu hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik. O zan sebebiyle bütün bütün zayi ettik.
Evet, şu güzerân-ı hayat bir uykudur;
bir rüya gibi geçti.
Şu temelsiz ömür dahi bir rüzgâr gibi uçar, gider
Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla. Kimi zaman Kuyudaki Yusuf, kimi zaman Züleyhaydım. Düştüm kalktım kalktığım yerden yine düştüm yollara. Demirden banklar, gecenin 3ü ,sahil yolu sessizliği, iki apartman arası, muavin koltuğu ,söndürdüğüm izmaritler, yürünmemiş yollar, köşedeki bakkal, kaldırımdaki ayak izim, kimsesiz dualar ve yorgun gönlüm… hepsi şâhittir bir an yorulmadım rabbim, hep doğru bildiğimi yaptım. Kimseyi yanlışlayamadım, dur diyemedim ben. Bu gönlü bana sen vermedin mi?
Sen yol göster ey Rahman ,insanlar eza geliyor. Ulaşmam lazım içimdeki çocukluğuma. Ölümden ardıma kimseyi yaralı bırakma. Mefkud gibi izim kalmasın şu alemi ezada. Ne bir yük olayım ne de bir yük binsin omuzlarıma. Uyandığımda bitsin bu alemi rüya. Şimdi ise ben bir kere daha yollardayım, kapattım tüm çıkışları bir sen kaldın yanıma…