Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Sevgi, öyle, biçimsiz, kaypak,belirsiz birşey değildir : sanki benim 'sahip' olduğum, ve 'sevdiğim' kişileri de içine soktuğum, 'amorf' birşey, değil ---sevgi, her ortaya çıkışında, belirgin bir biçimde sevemezsin; her bir sevdiğin, b i r ve b i r i c i k t i r ---hiçbir başka kimse ile de 'karış'tıramayacağın kadar, t e k v e b e n z e r s i z...
Sayfa 154
İnsan yaşamak ister, kendini satmak zorundadır, oysa bu ihtiyacını sömürenleri küçük: görür ve işçi s a t ı n a l ı r . Tuhaftır, güçlü ye, korkutucu olana; evet, tiranlar ve generaller gibi korkunç kişilere boyun eğmek, endüstrinin bütün büyükleri olan bu bilinmeyen ve ilginç olmayan kişilere boyun eğrnek kadar utanç ve aa verici biçimde yaşanmaz: İşçilerin işverende gördüğü şey, genellikle yalruzca aldatıa, tüm sıkıntılardan çıkar sağlayan, kan ernid bir köpek insandır, işverenin adı, vücut yapısı, davranışları, ünü işçinin ilgisini çekmez. Şimdiye dek fabrikatörler ve büyük ticari girişimdler, bir k i ş i y i tek başına i I g i n ç kılacak bütün o d a h a y ü k s e k ı r k ı n işaretlerinden, tarzlarından belki de çok fazla yoksun kaldılar; doğuştan gelen soyluluk, gözlerinde ve davranışlannda görünseydi, yığınlann sosyalizmi belki de olmayacaktı. Çünkü yığınlar temelde her çeşit k ö l e I i ğ e boyun eğmeye hazırdırlar, yeter ki üstlerindekiler sürekli olarak daha yüksekte oldukları, d o ğ u ş t a n emir verme gücü taşıdıklan konusunda kendilerini haklı göstersinler - kibar davranışlarla! En sıradan insan, kibarlığın birdenbire kendiliğinden oluşmadığını, onun meyvesine erişme şerefinin uzun bir zaman dilimi içinde kazarnlacağını sanır, - oysa yüksek yaşam biçiminin eksikliği ve kıpkırmızı tombul elleriyle ünlü fabrikatör kabalığı, onları şu düşüneeye getirir: Ancak kazara, ancak şans eseri, bir insan diğeri üstünde yükselir: İşte o zaman, diye düşünür, deneyelim b i z de şansımızı öyleyse! Atalım zarlanrnızı! İşte böyle doğar sosyalizm!
Sayfa 53
Reklam
Ne bulunmuyordu ki artık benim ardımda! Bu çöl parçası, tükenmişlik, inançsızlık, bu gençliğin ortasındaki buz kesme, bu yanlış yerde araya giren yaşlılık, bu acının zulmü, işte, acının s o n u ç I a r ı n ı -sonuçlar tesellilerdir- yadsıyan gururun zulmü tarafından da aşılmış; insam aşağılanmalara karşı bir kendini savunma olarak bu yalnızlığa kaçış, bu temelden acı, mayhoş ağrı verici bilgiyle kısıtlanma, tedbirsiz ve şırnarık tinsel diyetten yavaş yavaş ortaya çıkmış bir t i k s i n t i n i n düzenlediği - adına Romantizm denen -, Ah kim bütün bunları benim duyduğum gibi yeniden duyabilir!
Sayfa 13
Daha bir y o k s u l l a ş m a l ı s ı n , sen, bilgeliksiz bilge! Sevilmek istiyorsan eğer. Yalnızca acı çekenlerdir sevilenler, sevgi verilenler, yalnızca açlık çekenlerdir: k e n d i n i a r m a ğ a n e t ö n c e , ey Zerdüşt!
Sayfa 50
Çöl büyümekte: vay haline çölleri gizleyenin! Taş, taşa sürünerek gıcırdamakta, çöl sarılıp boğmakta. Ateş saçmakta kahverengi bakışlarla o korkunç ölüm ve ç i ğ n e m e k t e , - zaten hayatı, çiğneyişidir yalnızca... U n u t m a s a k ı n , e y ş e h v e t i n ö l ç ü s ü n e v u r u lm u ş i n s a n - t a ş d a s e n s i n , ç ö l d e , v e ö l ü m d e ...
Sayfa 18
Kötümserlik z o r u n l u o l a r a k çöküşün, yıkılışın, başarısızlığın, yorgun ve zayıf düşmüş içgüdülerin işareti midir? -tıpkı Hintlilerde olduğu gibi, tıpkı, öyle görünüyor ki bizde, "modern" insanlarda ve Avrupalılarda şimdi olduğu gibi? G ü ç l ü l ü ğ ü n kötümserliği var mıdır? Varoluşun esenliğinden, taşıp coşan sağlıklılığından, b o l l u ğ u n d a n varoluşun sertliğine, ürperticiliğine, kötülüğüne, sorunsallığına yönelik entelektüel bir eğilim? Belki de, bolluktan duyulan bir acı var mıdır? En keskin bakışın, korkunç olanı, düşmanı, onda kendi gücünü sınayabileceği değerli düşmanı i s t e y e n , yoldan çıkarıcı bir yürekliliği?
Sayfa 2
Reklam
Kurumsal bir tarikat bağına sahip olmadıkları anlaşılan bu muvelleh dervişlerin özelliklerine baktığımızda, muvellehliğin onlardaki tezahür biçimlerinin temelde yerleşik dini ve toplumsal yapıya bir muhalefet üzerine inşa edilmiş olduğunu görmekteyiz. Bu muhalefetin yansımaları olan namaz kılmama, oruç tutmama, giyim-kuşam
Sayfa 82 - Kitap Yayınevi, İnsan ve Toplum Dizisi - 70, 2. Basım, Birinci Bölüm, Şam ve Anadolu Dolaylarında 7./13. Yüzyılda Tasavvuf ve Muvelleh Dervişlik, MUVELLEH KAVRAMI VE TARİKATLAR, Muvelleh Kavramı: Veli mi, Deli mi?
Şam'daki en ünlü muvelleh Yusuf el-Kaminî hakkında Zehebî (ö. 748/1348) şunları söylemektedir: "Dımaşk'ta meşhur bir şeyhtir. İnsanların onun hakkında hüsnü itikatları vardı. Şeytanların sığınakları olan kamînlerde (külhan) ve mezbeleliklerde barınırdı. Yerlerde sürünen elbiseler giyer, idrarı üzerine bulaştırır, yalın ayak
Sayfa 79 - Kitap Yayınevi, İnsan ve Toplum Dizisi - 70, 2. Basım, Birinci Bölüm, Şam ve Anadolu Dolaylarında 7./13. Yüzyılda Tasavvuf ve Muvelleh Dervişlik, MUVELLEH KAVRAMI VE TARİKATLAR, Muvelleh Kavramı: Veli mi, Deli mi?
Muvelleh sıfatı verilen dervişlere bakıldığında, terimin Kalenderiler ve Haydariler gibi tasavvufi meşrepleri itibariyle muhalif karakterli dervişleri tasvir ettiği anlaşılmaktadır. Kapsamla ilgili belirsizlik, terimin bütün muhalif karakterli derviş gruplarını kapsayıp kapsamadığı, bütünü kapsamıyorsa hangi derviş gruplarını içine aldığı
Sayfa 77 - Kitap Yayınevi, İnsan ve Toplum Dizisi - 70, 2. Basım, Birinci Bölüm, Şam ve Anadolu Dolaylarında 7./13. Yüzyılda Tasavvuf ve Muvelleh Dervişlik, MUVELLEH KAVRAMI VE TARİKATLAR, Muvelleh Kavramı: Veli mi, Deli mi?
Muvelleh Kavramı: Veli mi, Deli mi?
Hal ve tavırları itibariyle alışılmış olandan farklılıkları bulunan muhalif sufileri tanımlamak bir sorun olmuştur. Esasında bu sufileri nitelemek için üzerinde uzlaşılmış bir terimin olmadığını da vurgulamak gerekir. Fuad Köprülü, Abdülbaki Gölpınarlı gibi bazı araştırmacılar Kalenderi, Haydari gibi derviş zümrelerini
Sayfa 73 - Kitap Yayınevi, İnsan ve Toplum Dizisi - 70, 2. Basım, Birinci Bölüm, Şam ve Anadolu Dolaylarında 7./13. Yüzyılda Tasavvuf ve Muvelleh Dervişlik, MUVELLEH KAVRAMI VE TARİKATLAR
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.