Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yâ Râbbî.! Biz uzak isek, Sen yakınlık göster, bize acı, rahmet ol.! Biz zayıf ve hasta isek, bize sıhhat ol.! Biz dert isek, bize derman ol.! Küfür isek, bize imân ol.! Suç isek, merhamet ol.! Bizi affet.! Biz yoksul isek, ihsan ol, cennet ol.! ~ Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî (k.s) (Divân-i Kebîr c:3, 1059)
İnsan zaman zaman n i ç i n varolduğuna İnanmak, n i ç i n varolduğunu bilmek zorunda, türü yaşama periyodik güven olmaksızın gelişim gösteremez! Y a ş a m d a k i a k l a inanmaksızın!
Sayfa 25
Reklam
Ne bulunmuyordu ki artık benim ardımda! Bu çöl parçası, tükenmişlik, inançsızlık, bu gençliğin ortasındaki buz kesme, bu yanlış yerde araya giren yaşlılık, bu acının zulmü, işte, acının s o n u ç I a r ı n ı -sonuçlar tesellilerdir- yadsıyan gururun zulmü tarafından da aşılmış; insam aşağılanmalara karşı bir kendini savunma olarak bu yalnızlığa kaçış, bu temelden acı, mayhoş ağrı verici bilgiyle kısıtlanma, tedbirsiz ve şırnarık tinsel diyetten yavaş yavaş ortaya çıkmış bir t i k s i n t i n i n düzenlediği - adına Romantizm denen -, Ah kim bütün bunları benim duyduğum gibi yeniden duyabilir!
Sayfa 13
Daha bir y o k s u l l a ş m a l ı s ı n , sen, bilgeliksiz bilge! Sevilmek istiyorsan eğer. Yalnızca acı çekenlerdir sevilenler, sevgi verilenler, yalnızca açlık çekenlerdir: k e n d i n i a r m a ğ a n e t ö n c e , ey Zerdüşt!
Sayfa 50
Neyi bağlamışnn kendine bilgeliğinin ipiyle? Neyi baştan çıkarmışnn yaşlı yılanın cennetinde? Neye açmışnn kapılarını içine sürünsün diye s e n i n içine -s e n i n içine?.. Bir hastasın şimdi, yılan zehriyle hastalanmış; bir tutsaksın şimdi, çekmişsin yazgıların en acısını: kendi tünelinde ilci büklüm çalışmaktasın, gömülmüşsün kendi içinin mağarasına, kendi içini kazmaktasın, aciz, kaskatı, bir ceset-, yüzlerce yükün alnnda, kendi ağırlığının alnnda, b i l e n biri! K e n d i n i t a n ı y a n biri! b i l g e Zerdüşt! ..
Sayfa 23
Çöl büyümekte: vay haline çölleri gizleyenin! Taş, taşa sürünerek gıcırdamakta, çöl sarılıp boğmakta. Ateş saçmakta kahverengi bakışlarla o korkunç ölüm ve ç i ğ n e m e k t e , - zaten hayatı, çiğneyişidir yalnızca... U n u t m a s a k ı n , e y ş e h v e t i n ö l ç ü s ü n e v u r u lm u ş i n s a n - t a ş d a s e n s i n , ç ö l d e , v e ö l ü m d e ...
Sayfa 18
Reklam
"Tâbi olunuz. Yeni şeyler çıkarmayınız. İtâat ediniz, muhalefet etmeyiniz. Allah'ın tayin ettiği sınırları aştığın an bil ki aldatılmışsın. Şeytan sana oyun oynamıştır. Şeriatın emrine dön ve ona yapış. Nefsin isteklerinin peşinden gitmekten vazgeç. Çünkü şeriatın kabul etmediği hakikat bâtıldır." (Abdülkadir Geylani k.s.)
Der ki eski bir efsane, Kral Midas bilge S i l e n o s 'u , Dionysos'un eşlikçisini, uzunca bir süre arınanda kovalamış, ama yakalayamamış. Nihayet, bir gün eline düştüğünde sormuş Silenos'a kral, insanlar için en iyi ve en mükemmel şeyin ne olduğunu . Kaskatı ve kıpırtısız durarak susmuş daymon, kral tara fından zorlanıncaya kadar; sonunda kulakları çınlatan bir kahkahayla birlikte şu sözler dökülmüş ağzından: "Zavallı, bir günlük ömürlü tür, rastlantının ve kederin çocukları, duymamanın senin için en hayırlısı olduğu şeyi söylemeye niye zorlarsın beni? En iyi şey senin için tamamen ulaşılmazdır: doğmamış olmak, var o l m a m a k , h i ç olmak. En iyi ikinci şey ise senin içindir- en kısa zamanda ölmek ."
Sayfa 27 - *
Kötümserlik z o r u n l u o l a r a k çöküşün, yıkılışın, başarısızlığın, yorgun ve zayıf düşmüş içgüdülerin işareti midir? -tıpkı Hintlilerde olduğu gibi, tıpkı, öyle görünüyor ki bizde, "modern" insanlarda ve Avrupalılarda şimdi olduğu gibi? G ü ç l ü l ü ğ ü n kötümserliği var mıdır? Varoluşun esenliğinden, taşıp coşan sağlıklılığından, b o l l u ğ u n d a n varoluşun sertliğine, ürperticiliğine, kötülüğüne, sorunsallığına yönelik entelektüel bir eğilim? Belki de, bolluktan duyulan bir acı var mıdır? En keskin bakışın, korkunç olanı, düşmanı, onda kendi gücünü sınayabileceği değerli düşmanı i s t e y e n , yoldan çıkarıcı bir yürekliliği?
Sayfa 2
İmâm-ı Rabbânî (k.s)
Bir kimse bin sene ibadet etse ve sıkıntılı riyazetler çekse bile Hz. Peygamber'e (s.a.v) uymamış ise bütün bu çalışmalarının bir arpa tanesi kadar kıymeti olmaz. Çölde görülen serap gibi hiçbir işe yaramaz. Halbuki ibadet olmadığı halde gün ortasında bir parça (kaylule uykusu) uyumak, Efendimiz'in (sav) sünnetine uyarak yapıldığı zaman ; bin sene sünnete uymadan yapılan ibadetten, mücahededen kat kat üstündür.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.