“Bende hiç tükenmez bir hayat vardı,
Kırlara yayılan ilkbahar gibi.
Kalbim her dakika hızla çarpardı,
Göğsümün içinde ateş var gibi.”
// Sabahattin Ali
Halbuki Muazzez’e karşı olan hisleri büsbütün başkaydı. Onu hariçte bir mevcut, yabancı ve başka bir insan olarak düşünmüyor; kendinin bir parçası, kolu, gözü ve yüreği olarak tasavvur ediyordu.
"Şimdiye kadar bana bu derece yakın olan bir insana tesadüf etmediğim için, bence bütün meselelerin üstünde onu muhafaza etmek arzusu vardı. Bütün isteklerimin en son gayesi belki de ona tamamen, hiç noksansız, bütün maddi ve manevi varlığıyla sahip olmaktı, fakat elde edebildiğimi de kaybetmek korkusuyla, bu gayeye gözlerimi çevirmekten çekiniyor, seyretmekte olduğu ve yakalamak istediği harikulade güzel bir kuşu küçük bir hareketiyle kaçıracağından korkan bir insan gibi atıl kalıyordum."
Değil burada, hatta hayatta tesadüf ettiğim kimseler arasında bile sen ön safı işgal edenlerdensin... Dökülmek, boşanmak ihtiyacını hissettiğim zamanlarda hep aklıma sen geliyorsun... Beni istiskal ettiğin halde...
" İnsan her gün ölebiliyor, tanıdık yüzler yabancı yaralar açınca. " diye iç geçirmişti bir yakınım yıllar önce. Hislerimi kağıda dökmeye çalışmak ne acı..
İnsan bir kere hayal kırıklığına uğrayınca artık bir şeylere yetişmek istemiyor. Kalakalıyor aynı yerde, bütün insanlar onu olduğu yerde bırakıp gitsin istiyor. Biz zaten böyle