Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Geçen gün Ceza Reisi bir kitap verdi. Şöyle karıştırdım. Derin birşey. İsmi Âmak-ı Hayal. Senin anlayacağın hayalin dibi. Orda yazıyor: Bir gün Allah peygamberlerini çağırıp sormuş, saadet nedir? demiş. Her biri kendilerine göre cevap vermişler. Musa: Arzı Mev’uda gitmektir; İsa: Bir yanağını vurana ötekini uzatmaktır; Buda: Hayatta hiçbir arzusu olmamaktır, yollu şeyler söylemiş. Sıra bizim Muhammed’e gelince: “Saadet, hayatı olduğu gibi kabul etmektir…” demiş. Ne doğru söz! Hayatı olduğu gibi kabul etmeli ve ona ne bir şey ilave etmeli, ne de ondan birşey eksiltmeli… Bazı şeyler vardır, canımızı sıkar; “Bu neden böyle? Böyle şeyleri dünyadan kaldırmalı!” deriz. Bazı şeyler de mevcut değildir. İçimizden, bunların olmasını ister, hatta bu uğurda çalışırız. İkisi de saçma ve faydasızdır. İnsan dediğin mahluk hiçbir şeyi değiştiremez. Bunun için, gönlünün rahat olmasını istersen, gördüğün fenalıkların bile bir hikmeti olduğunu düşün ve yeryüzünde olmayan iyilikleri oraya getirmek sevdasına kapılma.. Sonra en muhimi: Kendini halinden şikâyet etmeye alıştırma! Ömrünün sonuna kadar dövünsen bu hayatın cefası tükenmez; kendine etmiş olursun. İçkiye de şimdilik pek heves etme. Bazen insan avunmak için başka çare bulamıyor ama, sen nefsine hâkim ol. Biraz daha yaşlandıktan sonra nasıl olsa başlarsın. Hatta o zaman lazımdır da. Akşamdan akşama iki kadehin zararı yoktur. İnsana dünyayı unutturur. Eh, bu dünya da unutulacak dünya zaten…
Aşk hakkında her şey doğru, her şey yanlıştır.Hakkında söylenecek hiçbir şeyin saçma olmadığı tek şey aşktır. -Chamfort
Reklam
"5 Aylık gezim sonrasında Meksika hakkındaki tek nefeslik görüşüm; Her daim bir yolu kapatıp, protesto yapıyor olabilirler. Bira, müzik ve tacos onlar için vazgeçilmez üçlüdür. Bunların yanına bir de futbol eklersen onlardan mutlusu yoktur. Amerikalıları sevmez, seni gördüğünde Amerikalı mısın diye sorar, Turco lafını duyunca hemen şekil
Parama göre bir otel odası bulabilmek için tabanlarım şişene kadar dolaştım. Zar zor da olsa kıyıda köşede kalan bir otelde derme çatma bir oda bulmuştum. Tütünümü sardım daha doğrusu ben sarmayı hiç beceremedim be. Öyle işte duman çıksın. Odaya şöyle bir göz gezdirdim. Oda ucuzdu oda boktu oda da önceki günden kalma kokular vardı. Tv de üç beş tane kanal sırasıyla üç tur döndüm. Saçmaydı hepsi. Saçma sapan siyasi tartışma programları. İktidar yanlısı üç beş tane adam aynı konuda aynı sonuca varıyorlardı. Ben yalnızdım lan onlar ise saçmalık. Uzandım yatağıma gerçek hayatı seyre koyuldum . Dışarıda loş bir karanlık hakimdi. Sorular sordum kendi kendime. Ne için vardım. İnsan karakterine göre mi var olur parasına göre mi. Niçin aptal bir kadın tarafından terkedildim. Niçin geçtim güzel olan herşeyden. Boktan olan her durumun odak noktası mıyım? Neden bu insanlar halden anlamaz ki. Herkes vicdanı beynini kaybediyor olsa gerek. Bir gün aradığım her şeyden. vazgeçeceğim Ben varsam var lan her şey. Aslında hepimiz birer hiçiz. Piç olan egolarımız. Bak yine sabah olmuş. Boş şişeler ne anlatıyor insanlığa. Hiç
1980’li yıllardan sonra düşünce hayatımızın genel özellikleri köklü olarak değiştirilmiştir. Bu ülkede yaşayan insanlar bir bütün olarak düşünceden, sistematik fikirden, ideolojilerden, estetikten, etikten, bilimden uzaklaştırılmıştır. Bu yıllarda insanların temel referans kaynakları önemli oranda yerle bir olmuş, bunun yanı sıra okuma edimi köklü
Dün gece kim bilir kaç tane annenin ciğeri yandı? Kaç babanın demir bir el söktü yüreğini? Kaç kadın sevdiğini uğurladı yanağından usul usul süzülen göz yaşlarıyla? Kaç çocuk eksik kaldı? Kaç kişi bundan sonra yarım yamalak devam edecek hayatına? Duyduğum da bir kor düştü sanki yüreğime, dedim ki kendi kendime annesi, babası, eşi, sevgilisi, abisi, kardeşi, evlatları ne haldedir şimdi bu fidanların? Ve tüm bu acı yetmezmiş gibi buna sebep olanların çıkıp pişkin pişkin tavırlar sergilemelerine, hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam etmelerine, siz böyle yaparsanız işte böyle olur gibi davranmalarına dayanmak zorunda kalıyoruz. Bütün gece bir damla uyku girmedi gözüme, saçma ama bizim evin telefonu çalacak gibi bekledim. Bir iyi haber, tutunulacak bir dal aradım ama sabah gördüm ki o kadar cana rağmen dünya aynı dünya. İnsanlar hala çıkar peşinde, insanları uyutmaya çalışan baştakiler, uyutulmaya can atan yönetilenler, canımız yandı durum budur demekten bile korkan gazeteler, yayın akışlarını bile değiştirmeyen kanallar, sessiz sedasız insanlar.. Bu düzen ne zaman değişir bilmem ama aydı işte yeni bir gün daha..
Reklam
Bir kalp manifestosu; Modern hayat, teknoloji, markalar, alışveriş merkezleri, kalabalıklar, dört bir yanımızı sarıyor. Hayatımızı, kalbimizi çalmak istiyorlar… Bize “siz de sıradanlaşın, makinenin bir parçası olun, artık teslim bayrağını çekin” diyorlar. İçten, karşılıksız davranışları terk edip kendileri gibi rol yapmamızı bekliyorlar. Çocuklar
Ellerim cebimde yürüyorum
Elim cebimde yürüyorum çünkü böyle yürümek hoşuma gidiyor. Babam aklıma geliyor elim cebimde yürürken, öyle yürüdüğüm için kızmıştı bana. Ne saçma demiştim, bu da kusur mudur? Fakat babam kızmıştı bana; anlamsız, çok anlamsız gelmişti, ben de içten içe ona kızmıştım. Yine elim cebimde adımlarımı sayarak yürüyorum. İnsanlardan oluşan sel üzerime
(jackie Collins adlı yazarın Şen dullar adlı kitabının eleştirisi. Sitede kitap yüklü olmadığı için ileti olarak paylaşmak zorunda kaldım.) Yazarı 1000 kitap'taki bir haberde tanıdım. Yazarın ölüm haberiydi bu haber. Bu üzücü haber benim yazarla tanışmama vesile oldu. Kadın ölümüyle bile okur kazandı. Bir yazarın en çok istediği şeylerden biri de
Can Yücel
SAHTE CAN YÜCEL ŞİİRLERİ HAKKINDA !!! Kalibresi düşük şairlerin yazdığı şiirimsi manzumelerin çokça mal edildiği şairlerden biri de Can Yücel. Tam 31 sahte şiirin altında Can Yücel imzası var. Bu sahte şiirlerden biri de ders kitaplarına bile alındı geçen yıl. Prof. Dr. Semih Çelenk, sahte Can Yücel şiirlerinin listesini çıkarmış. Çelenk
Reklam
Amazon Kindle Paperwhite 2
Günaydın dostlar. Taner isimli bir abimiz Kindle, E-Okuyucu hakkında güzel bir ileti paylaşmış. (Bağlantısı sondadır) Kindle aldığımdan beri böyle bir şey yazmak istiyordum. Taner bey'in yazısı da ilham kaynağı oldu. :) Normalde "cihaz reklamı" yapmak bana göre dünyanın en itici şeyidir. Fakat ben Kindle'a bir marka, cihaz gözüyle
Hava kapalı... Dışarıda usulca yağan yağmur... Okullar yağmur tatilinde... Televizyonda saçma sapan programlar... Yapılacak tek şey bir fincan kahve hazırlayıp yeni bir kitap ile buluşmak...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.