Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gök karardı yine Yağmurun şiiri başladı sessizce Her damla hüzünlü bir notayı düşürdü toprağa Ve toprak ağıdını fısıldadı yapraklara Yapraklar sarardı bir bir döküldüler Her biri bir umudun son buluşu Rüzgarın kollarında hüzne yolculuk ederler Son danslarını yaparlar hüzünle dolu Kuşlar bile şarkılarını unuttu Göç mevsimi geldi gittiler
"Bazen sadece yorgun oluyor insan. Ne küs, ne yalnız, ne de aşık."
Reklam
"Cenneti siz yaşatın annelerinize"
"Anneler gününe bi gün kalınca, evlatlar iyice kara kara, anasına ne hediye alacağını düşünüyor! Bence annelerinizin anneliğini "cefa" olmaktan çıkarıp "sefaya" çevirecek ince düşünceli evlatlara dönüşmeniz, en büyük hediye olacaktır onlara! Düdüklü tencere, küçük ev aletleri, tabak çanak vs gibi, hizmetçiliklerini
"İnsan bazen sadece yorgun hissediyor. Küs, yalnız ya da aşık değil."
Cemal Süreya
Cemal Süreya
Biz her şeye, esirgeyen ve bağışlayan, çokça esirgeyen ve çokça bağışlayan, hep esirgeyen ve hep bağışlayan rabbin adıyla başlayan adamlarız anna. büyücülerin, haramilerin, borsacıların, reklamcıların, korsanların, işgalcilerin, bankacıların elinden kurtulmamız da bundan. sanayi devriminde bile, karanlık, rutubetli, çok bağırışlı, çok nefessiz,
Canım çok şey anlatmak istiyor ama yorgunum. Beynim yorgun, bedenim yorgun, bunca şeyi affeden kalbim bile yorgun artık. Heveslerim yorgun, iyimserliğim yorgun, konuşarak anlaşmaya olan inancım bile yorgun. Benden geriye mecalsiz bir şey kaldı sadece. Çok yorgunum..” Poyraz Karayel
Reklam
7 Mayıs Çarşamba, tükenmiş kelimeler ve metruk binalar üzerine.
Kitabın son sayfasına gelmişti. Birkaç kelimelik nefesti aldığı. Toprağında eğrilmiş beyaz sardunyası bir yaprak düşürüverdi masanın üzerine. İçini üşüten rahatsız edici gerginlikteki akşam serinliğinde buz gibi olmuş kahvesinden bir yudum aldı sitemkâr bir tavırla. Telaşlı ve sabırsız esen rüzgar yüzünü tatlı tatlı okşuyordu. Gözünün önüne düşen
beyoğlu sokaklarında bir şubat soğuğunda beni uğurla çünkü bugün hayatından defoluyorum, aşk yasal cinayetmiş ve kaptanım yangınlı şiirler yazıldı ağır romanlar eşliğinde, öylesine kor oldu ki yüreğimin en sapa yerlerinde muhalif hisler. bu hislerin enkazı gebe oldu ruhumda taşıdığım amansız facialara. ben iyileşmeyi beceremedim bir ecza deposuna
Biz her şeye, esirgeyen ve bağışlayan, çokça esirgeyen ve çokça bağışlayan, hep esirgeyen ve hep bağışlayan Rabbin adıyla başlayan adamlarız Anna. Büyücülerin, haramilerin, borsacıların, reklamcıların, korsanların, işgalcilerin, bankacıların elinden kurtulmamız da bundan. Sanayi devriminde bile, karanlık, rutubetli, çok bağırışlı, çok nefessiz,
Canım çok şey anlatmak istiyor ama yorgunum. Beynim yorgun, bedenim yorgun, bunca şeyi affeden kalbim bile yorgun artık. Heveslerim yorgun, iyimserliğim yorgun, konuşarak anlaşmaya olan inancım bile yorgun. Benden geriye mecalsiz bir şey kaldı sadece. Çok yorgunum.
Reklam
Sonra kırmızı bir kapının önünde duruyorum. Yorgunum... çok yorgun, şimdi açılacak da kapı içeriye gireceğim diyorum. Son bir adım atarsam kendimi içeride bulacağım sadece son bir adım. Ama ben adım attıkça uzaklaşıyor sanki kapı. Ben mi duruyorum yoksa kapı mı uzaklaşıyor anlam veremiyorum. Oysa hareket ediyor ayaklarım etmeselerdi bilirdim. Çıkıyor karşıma yine bilindik o gölge! Simsiyah karabulut gibi. Yanlış kapıda duruyorsun diyor Korkunç gök gürültülü sesiyle. Kahkahalar atıyor halime.
D. A
D. A
Kapı Eşiği - Denizin kederini anlatacak dili yok, dedim ve devrildim, böyle sürdü uzun yıllarım düştüm,sustum,içimden geçirdim, evi oldum sol yanından yaralı bir salyangozun ve komşusu ağlayan bir ağacın.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.