Hakiki kulak kalbin marifetine aşina olandır, atmosferdeki titreşimleri duyan işitme kanalları değildir. Her kalp, marifetin canlılığıyla ve Hakk'ın kelamını işiterek canlı kalır. Cehaletin yokluğuyla yok olan kalplerin hali hakkında Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: “Sen ölülere işittiremezsin ve onlar da davete kulak asmazlar”
Sayfa 121Kitabı okudu
Talat Paşa'dan bahsederken bir yazıdan birkaç satır: "Basit, sade yaşamayı sever tabiatlı bir adam olan Talat Paşa, sadrazam iken de İttihat ve Terakki merkez-i umumisine geldikçe - sadrazam olmadan evvel yaptığı gibi - ekmek, peynir ve kavundan ibaret öğle yemeğini yerdi."
Sayfa 105 - Ötüken NeşriyatKitabı okudu
Reklam
Zilkade ayının sonlarında babam Mekke’ye gitti. Bayra­ mın ilk günlerinde gelen telgraflarda, Rusya Anadolu toprak­ larına saldırdığı için Rusya ve müttefiklerine savaş açıldığı duyuruluyor ve Osmanlı donanmasının Rus topraklarını to­pa tuttuğu bildiriliyordu. Aslında ilk saldırıyı Türkler deniz yoluyla yapmıştı. Türkiye’nin savaşa girmesi için Almanya ta­rafından Osmanlı donanmasına hediye edilen Goeben ve Breslau zırhlılarındaki Alman Amiral Souchon Türk donan­ masına komuta ediyordu. Talat ve Enver dışında, ne Sultan’ın, ne Sadrazam’ın ne de diğer nazırların durumdan haberi vardı. Hatta Fransa tarafta­rı olan kana susamış Cemal’in bile haberi yoktu! O gün, ara­ larında Nafıa Nazırı Çürüksulu Mahmud Paşa’nın da bulun­ duğu dört nazır istifa etti. Sadrazam Said Halim Paşa da isti­fa etti ancak istifası kabul edilmedi. İşte o dönemde meydana gelen olayların iç yüzü bundan ibarettir. Devlet, sonuçta par­ça parça olacağı bir savaşa girdi.
Şerefname' den...
“Anlaşıldığına göre ‘Kürt’ adı, aşırı cesaretlerinden ötürü bir nitelik, bir lakap olarak kendilerine verilmiştir. Bunun kanıtı, geçmişteki ünlü kah­ramanların ve tanınmış yiğitlerin çoğunun, bu kahraman ulusun arasından çıkmış olmalarıdır. Örneğin… ünlü kahraman Rüstem bin Zal onlardandır… Şerefnâme yazarı şair Firdevsî onu Rüstem-i Kürd diye
Ben, İstanbul hükümetinin yaşayacağından aslında ümitli değildim. Osmanlı Devleti'nin ömrünü tamamladığına ise çoktan inanmıştım. Osmanlı Devleti'nin sadrazamlığını üstlenmek gibi zayıf ve anlamsız bir düşüncenin benim kafamda yeri olmayacağı doğaldı. Ben, gelip geçmesi doğal olan inkılap aşamalarını sessizce izlerken, geleceğin önlemlerinden başka bir şey düşünmüyordum.
Sayfa 274 - Mart 1920Kitabı okudu
Sadrazam Gibi Sultan Hanım
III. Mehmed'in tahta çıkışı ile valide sultan olan Venedikli Safiye Sultan, e­şi olduğu III. Murad'ın bütün sal­tanat döneminde de devletin gerçek sadrazamı olmuş­tur. Geçiş dönemini çıkar­larına uygun bir biçim­de geliştirmek ve yakın bir gelecekte sal­tanata da sahip olmak düşüncesiyle hareket eden Safiye Sultan. oğlu Mehmed'in ls­tanbul'a gelişine ka­dar III. Murad'ın ölü­münü saklamıştır. Ma­nisa sarayında tahta çıkacağı günü bekleyen bu şeh­zade, Osmanlı padişahları arasında vezirlerin ya da sultan ha­nımların bu saray hilesine başvurdukla­rı son hükümdar olacaktır.
Sayfa 563 - III. MEHMEDKitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.