Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Nasıl bir ağaç yaprak, meyve ve çiçeklerinin kelimatı ile bir tesbihatı var. Öyle de: Koca semavat denizi dahi, kelimatı hükmünde olan güneşler, yıldızlar ve ayları ile Fâtır-ı Zülcelal'ine tesbihat yapar ve Sâni'-i Zülcelal'ine hamd eder ve hâkeza..."
Yirmidokuzuncu SözKitabı okudu
"Bir incir ağacı ölse, dağılsa; onun ruhu hükmünde olan kanun-u teşekkülatı, zerre gibi bir çekirdeğinde ölmeyerek bâki kalır. İşte madem en âdi ve zaîf emrî kanunlar dahi böyle beka ile, devam ile alâkadardır. Elbette ruh-u insanî, değil yalnız beka ile, belki ebedü'l-âbâd ile alâkadar olmak lâzım gelir..."
Yirmidokuzuncu SözKitabı okudu
Reklam
"...eğer saadet-i ebediye olmazsa, şu esaslı nizam, bir suret-i zaîfe-i vâhiyeden ibaret kalır. Yalancı, esassız bir nizam olur. Nizam ve intizamın ruhu olan maneviyat ve revabıt ve niseb, heba olup gider. Demek nizamı nizam eden, saadet-i ebediyedir. Öyle ise nizam-ı âlem, saadet-i ebediyeye işaret ediyor."
Yirmidokuzuncu SözKitabı okudu
"...Madem israf yok ve abesiyet olmaz, elbette saadet-i ebediye olacaktır. Çünki dönmemek üzere adem, herşeyi abes eder, herşey israf olur..."
Yirmidokuzuncu SözKitabı okudu
"Evet meselâ: Haftalık bizim saatimizin sâniye ve dakika ve saat ve günlerini sayan çarklarına benzeyen; ALLAH'ın dünya denilen büyük saatındaki yevm, sene, ömr-ü beşer, deveran-ı dünya, birbirine mukaddeme olarak birbirinden haber veriyor, döner işlerler. Geceden sonra sabahı, kıştan sonra baharı işledikleri gibi; mevtten sonra subh-u kıyamet, o destgâhtan, o saat-i uzmadan çıkacağını remzen haber veriyorlar..."
Yirmidokuzuncu SözKitabı okudu
"...insanın bir tek şahsı, başkasının bir nev'i hükmündedir..."
Yirmidokuzuncu SözKitabı okudu
Reklam
"İnsanın fıtrat-ı zîşuuru olan vicdanı, saadet-i ebediyeye bakar, gösterir. Evet, kim kendi uyanık vicdanını dinlerse "Ebed! Ebed!" sesini işitecektir. Bütün kâinat o vicdana verilse, ebede karşı olan ihtiyacının yerini dolduramaz. Demek o vicdan, o ebed için mahluktur..."
Yirmidördüncü SözKitabı okudu
"...Vücud-u insan, tavırdan tavıra geçtikçe acib ve muntazam inkılablar geçiriyor. Nutfeden alakaya, alakadan mudgaya, mudgadan azm ve lahme, azm ve lahmden halk-ı cedide yani insan suretine inkılabı, gayet dakik düsturlara tâbi'dir. O tavırların herbirisinin öyle kavanin-i mahsusa ve öyle nizamat-ı muayyene ve öyle harekât-ı muttarideleri vardır ki; cam gibi, altında bir kasd, bir irade, bir ihtiyar, bir hikmetin cilvelerini gösterir..."
Yirmidokuzuncu SözKitabı okudu
245 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
32 günde okudu
Her bir parçası hayat kurtaran, hayatı yeniden anlamlandırmamızı sağlayan mahiyette. Hakkını verip her bir kelimesini dikkatle idrak edebilmek isterdim. İnşallah Allah ömür verir de bu kitabı tekrar ve tekrar okuyabilirim.
İman ve Küfür Muvazeneleri
İman ve Küfür MuvazeneleriBediüzzaman Said Nursî · Söz Basım Yayın · 20044,955 okunma
Kusurunu görmemek o kusurdan daha büyük bir kusurdur. Ve kusurunu itiraf etmemek, büyük bir noksanlıktır. Ve kusurunu görse, o kusur kusurluktan çıkar; itiraf etse, afva müstehak olur.
Reklam
Evet ey benim gibi ihtiyarlığını hisseden muhterem ihtiyar ve ihtiyareler! Biz gidiyoruz, aldanmakta faide yok. Gözümüzü kapamakla bizi burada durdurmazlar, sevkiyat var.
İslâmiyet güneş gibidir, üflemekle sönmez. Gündüz gibidir, göz yummakla gece olmaz. Gözünü kapayan, yalnız kendine gece yapar.
Zaten ubudiyet-i Ahmediyenin (asm) ruhu, duadır. Belki kâinatın harekâtı ve hidematı, bir nevi duadır. Mesela, bir çekirdeğin hareketi, Hâlık'ından bir ağaç olmasına bir nevi duadır.
Ruh, cesed hesabına zaifleşir; cesed, ruh hesabına inceleşir. Bediüzzaman Said Nursi
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.