Mazlumiyetle ölmek, zalimiyetle yaşamaktan daha hayırlıdır.
Sayfa 72Kitabı okuyor
Mert olan cinayete tenezzül etmez.
Sayfa 72Kitabı okuyor
İnsanları bir oldular, amma yine abdullahtırlar.
Sayfa 69Kitabı okuyor
Biz muhabbet fedaileriyiz; husumete vaktimiz yoktur.
Sayfa 69Kitabı okuyor
Nefs-i emmarenin(Kötülüğü emreden nefs) istibdad-ı rezilesinden(alçakça baskı, zulüm) selâmetimiz, İslâmiyet'e istinad iledir.
Tarihçe-i Hayat
Sayfa 53Kitabı okuyor
"Çok geniş zannettiğin dünyan, dar bir kabir hükmündedir."
Evet maşukun hüsnü, âşıkın nazarını istilzam ettiği gibi, Nakkaş-ı Ezelî'nin rububiyeti de insanın nazarını iktiza eder ki, hayret ve tefekkür ile takdir ve tahsinlerde bulunsun.
"Muhammed Allah'ın Resulüdür." Fetih Sûresi
Ümmîliğiyle beraber en ekmel bir din ve İslâmiyet ve şeriatla ve en kavî bir iman ve itikad ve ibadetle ve en yüksek bir dâvet ve münacat ve duâ ile ve en eamm bir tebliğ ve misli görülmemiş harika ve müsmir, en etemm bir metanetle def'aten zuhurunun şehadetiyle, Muhammed Allah'ın resulüdür ve Sâdıku'l-Va'di'l-Emîndir.
“Bütün dinlere üstün kılmak üzere Resulünü hidâyet ve hak din ile gönderen Odur. Buna şâhit olarak Allah yeter. Muhammed Allah’ın Resulüdür. Onunla beraber olanlar da kâfirlere karşı şiddetli, kendi aralarında ise pek merhametlidirler.”
Fetih Sûresi, 48:28-29.
çocuğun eli yetişemediği bir şeyi peder ve validesinden istediği gibi, abd de acz ve fakrıyla Rabb'ine iltica eder ve Hâlık'ından ister.
Evet, Allah'a abd ve hizmetkâr olana her şey hizmetkâr olur.
Evet, hayat apartmanı yıkılıyor. Ömür tayyaresi şimşek gibi geçiyor. Zaman da sel dolaplarını süratle çalıştırıyor.
“Çok geniş zannettiğin dünyan, dar bir kabir hükmündedir.”
Sayfa 222Kitabı okuyor
“Üstad ve mürşid, güzelliklerin asıl kaynağı kabul edilmemeli; onlara mazhar ve ayna bilinmelidir.”
Sayfa 218Kitabı okuyor
Muhabbetin bir leziz tefekkür olduğu halde; hüsünperest, cemâlperest zevkinin nazarını daha yüksek, daha mukaddes ve binler defa daha güzel cemâl mertebelerinin definelerine yol açar, baktırır. Çünkü o güzel âsârdan, ef'âl-i İlâhiye'nin güzelliğine intikal ettirir. Ondan esmânın güzelliğine, ondan sıfâtın güzelliğine, ondan Zât-ı Zülcelâl'in cemâl-i bîmisaline karşı kalbe yol açar. İşte bu muhabbet bu surette olsa; hem lezzetlidir, hem ibâdettir ve hem tefekkürdür.
Hanımlar Rehberi
Sayfa 91 - RnkKitabı okuyor
