Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Dünyaya ve içindekilere dair pek fazla umut beslemeye lüzum yok. Değil midir ki; "Kabrimi kimse ziyaret etmesin Allah için Gelmesin reddeylerim billahi öz kardaşımı Gözlerim nev-i beşerden o rütbe yıldı ki İstemem ben Fatiha tek çalmasınlar taşımı" Diyen Şair Eşref'in mezar taşı parçalanmıştır.
1. BÖLÜM SAİD NURSÎ, NUR RİSALELERİ VE İLİM 1.1. SAİD NURSÎ’NİN TAHSİL HAYATI Risale-i Nur müellifinin tahsil hayatı üç aydan başka mevcut olmadığı halde (...)10 Evet o zât (Said Nursî) daha hal-i sabavette iken ve hiç tahsil yapmadan zevahiri kurtarmak üzere üç aylık bir tahsil müddeti içinde ulûm-u evvelîn ve âhîrine ve ledünniyat ve
Reklam
Ömrü, hissetmeyenin rü'yâdır, Hisseden huld-i hakikatte yaşar; Ka’rına, meddine bakma ömrün, Kişi hissettiği nisbette yaşar.
Sayfa 155 - Huld-i hakikat: gerçeğin cenneti. Ka'r: deniz, kuyu gibi şeylerin derin dibi. Medd: uzunluk (Ka'rma, meddine bakma: derinliğine, uzunluğuna bakmaKitabı okudu
Bir ağızdan bağrışın «millet!» diye, «Bin yaşa ey şanlı hürriyyet!» diye;
Sayfa 147Kitabı okudu
Eşref Edip de bu durumu, "Büyük şair,mükafat-ı nakdiye (para mükafatı) verilecek diye müsabakaya iştirak etmemişti." diye açıklar
Kabrimi kimse ziyâret etmesin Allah için, Gelmesin reddeylerim billâh öz kardaşımı; Gözlerim ebnâ-yı âdemden o rütbe yıldı kim, İstemem ben Fâtiha, tek çalmasınlar taşımı.
Sayfa 128 - Ebnâ-yı âdem: insanoğlu. Rütbe: derece. Kim : ki.Kitabı okudu
Reklam
Vükelâ kabrine heykel dikelim şöyle yazıp Ki: «Bunun hâl-i hayâtında yeri münhal idi; Sanmayın yevm-i vefâtında bilindi kadri, Sağlığında yine bu böylece bir heykel idi.»
Sayfa 120Kitabı okudu
Âh-ı mazlumu hükümet mûsikî zanneyliyor.
Sayfa 113Kitabı okudu
Cihanda pâdişâhım hayret-efzâdır fütûhâtın, Ahâlînin elinden zabt olunmuş çiftlikâtın var; Ne mutlu! memleket gittikçe, artar feyz-i lûtfunla Memâlikte senin milyon kadar müstemlekâtın var.
Sayfa 108 - Hayret-efzâ: hayret verici, şaşırtıcı. Fütûhât: fetihler. Çiftlikât: çiftlikler. Feyz-ı lûtf: lûtfun ilerlemesi. Memâlik: memleketler. Müstemlekât: sömürgeler.Kitabı okudu
Nasıl zıdd olmasın âlemde garbiyyûna şarkıyyûn? Güneşten hepsini gûyâ ki nûrun mâh almıştır; Zirâat, ma’rifet, san’at, saâdet şimdi onlarda, Cehâlet, meskenet, zillet, rezâlet bizde kalmıştır.
Reklam
Cihâna geldiğim günden beri pek çok cefâ gördüm, Ezildim bâr-ı gam altında, bin türlü ezâ gördüm, Değil bigânelerden, âşinâlardan belâ gördüm, Vücûdum âlem-i sıhhatte bir bîmâra dönmüştür.
Sayfa 82 - Bâr-ı gam : gam yükü. Bigâne: yabancı, Âşinâ: tanıdık. Bimâr: hasta.Kitabı okudu
Şimdi pek çok tekkeler tenbel yatağıdır bütün, Medrese sâkinleri asker kaçağıdır bütün.
Şarâb-ı kevseri andıkça ağzın hiç kapanmazken Kapansın mı senin emrin ile meyhaneler, vâiz!
Dayattı İngiliz nisvânı, hakk-ı intihâb ister, Beğenmek bir koca, ma’dûd olur bizde hacâletten.
Sayfa 40 - Nisvân: kadınlar. Hakk-ı intihâb: seçim hakkı. Ma' dûd olmak: addedilmek, sayılmak. Hacâlet: utanç.Kitabı okudu
Cehâlet âdemi mahrum eder her bir saâdetten, Cehâlettir cihanda var ise eşna' esaretten Uzağa gitme Eşref, bu yakınlarda cehâletten Koca bir milletin ikbâli bak idbâra dönmüştür.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.