Sait Faik iş için bir gazeteye müracaat etmiştir. Gazetenin başyazarı siyasi düşüncesini sorar. Sait Faik olmadığını söyler... Başyazar ağız aramaya devam eder. "Yani nasıl bir dünya arzuluyorsunuz?"
-"Nasıl bir dünya mı? Haksızlıkların olmadığı bir dünya...İnsanların hepsinin mesut olduğu, hiç olmazsa iş bulduğu, doyduğu bir dünya...Hırsızların, başkalarının hakkına tecavüz etmelerinin bol bol bulunmadığı...Pardon efendim! Bol bol bulunmadığı ne demek? Hiç bulunmadığı bir dünya. Sevilmeye layık küçük kızların *ruspu olmadığı, geceleri hacıağaların minicik kızları caddelerden yirmi beş lira pazarlıkla otellere götürmediği, her genç kızın namuslu bir delikanlı ile konuşabildiği, para için namus, ar hayâ, hayat, gece gündüz satılmadığı bir dünya...sokaklarda sefillerin bulunmadığı birdünya... Kafanın ,kolun çalışabildiği zaman insanın muhakkak doyabildiği, içinde iyi şeyler söylemeye, doğru söylemeye salahiyetler kıvranan adamın, korkmadan ve yanlış tefsir edilmeden bu bir şeyleri söyleyebildiği bir dünya...