sabırlı sevgilim benim
bu hüznü senin için biriktiriyorum
sana gelicem beklemelerin bu acılı durağından
bu giz bu karanlık biticek
güneşin çıkmasını bekliyorum
bir gün ben
çocuk olucam. olucam
kanıma güller takıcam
eskitip yüreğimi çarşılarda pazarlarda
tanrıya şeker alıcam
koparıp ellerimi kitaplardan. kitaplardan
nedenleri niçinleri sorucam.
“hep kurşunlamışlar yalnızlığı çoklar sokağında
herkesler var olmuş
bir sen ben ölmüşüm
ölmüşlük ne ki yaşanmamış mutluluklarda
ölmüştük ne ki tutkusuz yaşamlarda”
5 Mayıs 1973 yılında Ankara/Kızılay’da henüz 25’inde gencecik bir fidan düşer yere, kimsesizdir, bir başına. Çoklar sokağında bir yalnızdır, ölümünü bekler öylece. Yeğeni şöyle der
yırtarak geçiyor kalbimizden
hayatı da törpüleyen zaman
şuramızda birşey var
acıya benzer
umuda benzer
böyle günlerde herşey
hem acıya, hem umuda benzer
Yanılgıyı ipek kefenlere sarıp ısrarla umudun doğurgan topraklarına gömmekten ne buldun? sonunda kazancın göğsünü rüzgâr acısıyla dağlayan bir yaşlı alışkanlık oldu.
YouTube kitap kanalımda uzak durulması gereken ve başkası adına utanabileceğiniz kitaplardan bahsettim: ytbe.one/cZco9tl4rBs
Eklektik yok oluşların grotesk tinsellikleri
Ait olamayış pastoralitesinde Bergman proporsiyonu
Transandantal bir ayrıksılaşmanın bayram çikolatası
Deniz fenerleri ne kadar da Fenerbahçe
Oğuz Aktürk
Evet