Kendimizi bir rahat bırakalım...
Peki bu çarpılma ve çarpıtma atmosferinde özellikle biz gençlere söylemek istediğiniz bir şey var mı? Ebubekir Sifil: Gençlere en başta tavsiyem şu: Bu dini kendi başınıza kitap okuyarak öğrenmeye kalkmayın. Kitap okumak insan olmanın sanki vazgeçilmez bir unsuru gibi. Oysa biz niye kitap okuyoruz? Bilgilenmenin bir vasıtası olarak kitap
Ve bilmeyen sonsuzluk nedir, Haklı olan kim bu kargaşada? Ateş ve su, yaşam ve ölüm, irin ve şiir Ucu bucağı olmayan bu çığlığın Ortasında nasıl barışılabilir? Anlamak isterim, hangi yasa Bir beşikle bir darağacını Aynı ağaçtan, ne adına varedebilir?
Reklam
Pişmiş el sadece bir kahramanlıktır.
Van Gogh’un akıl sağlığından söz edilebilir, o ki, hayatı boyunca sadece bir elini pişirmiş ve bundan başka da bir kez sol kulağını kesmekten öteye gitmemiştir, her gün, yeşil salçada pişirilmiş ya da ana rahminden çıktığında toplanmış kırbaçlanıp azdırılan yeni doğmuş bebek organı yenilen bir dünyada. Ve bu bir imge değildir ama bütün yeryüzü
Cevabında bir ömür saklı...
"İnsan, yaşamında bir kez de olsa kendine şu soruyu sorup yanıtlamalıdır: Sahip olduğum her şeyi yitirdiğimde, beni ayakta tutacak olan nedir?"
. "Bu toplumu haklı çıkarmadan ölmenin bir yolunu bulmalıyım diye düşünüyorum. Akciğer kanserinden ölsem çok sigara içiyordu diyecekler. Sirozdan ölsem çok içki içiyordu diyecekler. Araba çarpsa herhalde hafif içkiliydi, şoför haklıdır diyecekler. Türkiye’de intihar da edilmez. İlaç ve içki şişelerinin kapakları açılmaz, su gelmeyebilir, hava gazı gelmeyebilir, tren vaktinde gelmez, atamazsın kendini altına." .. Alıntı .
Islak Kağıt
Eğri büğrü dizilmiş ,hangi uyanık taşeronun işbilir ihale kurnazlığı ile yaptığı bilinmez yassı yamuk taşlardan oluşturulmuş, şehrin kenar mahalle kaldırımlarında akıp giden yağmur suyunun içine gizlenmiş ,açığa çıkabilmek için son bi çaba, handiyse sallam sullam olan taraflarını,meczup edalı sakalı bol yarı ahmak yarı şaşalak bi adamın yolda sürüne sürüne ilk sesin duyulduğu kilit taşına takılıp kalarak ömür sürmesindeki çaresizlikten ne yaptığını bilememesi gibi, kaldırımın yarıklarından birine bilmez bi şekilde gömülüp tutunarak;tezgahta bütün bağrışların arasında alıcısını bekleyen çarçaput gibi yığılıp kalan kağıt parçasını görünce ,babamın gazete sayfalarından,zaman zaman okunmamış,okunmaya ve hatta göz gezdirilmeye bile değer görülmemiş ve hatta varlığından ancak bu işle meşgul olununca haberdar olunmuş kitap yapraklarından,en irisinide (defterlere kaplık yaptıktan sonra arttıysa)çimento torbalarından yaptığı çelimsiz,ineklerin su içtiği hatılda biraz daha uzun dayanabilirken,akan ıslaklıklara değer değmez batmak için saniye sayan,suyun rengini de ,gazetenin magazin sayfasıysa allı morlu,spor sayfasıysa bol yeşilli,siyaset sayfası falansa simsiyaha dönüştüren gemiler, yelken açıp koca koca denizlere varmak için vira bismillah yol almaya başladılar.Babamın hiç gitmediği denizlere... gözümün önünde kağıt parçası olarak saklanan muzdarip yırtık sayfa yaptırdı bütün bu eskiler ve yeniler arası,ölüler ve diriler arası,hatıllar ve okyanuslar arası yolculuğu. Oysa sayfalara hergün değen ellerim bir gemi bile yapamamışken ...
Reklam
1.000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.