Eğri büğrü dizilmiş ,hangi uyanık taşeronun işbilir ihale kurnazlığı ile yaptığı bilinmez yassı yamuk taşlardan oluşturulmuş, şehrin kenar mahalle kaldırımlarında akıp giden yağmur suyunun içine gizlenmiş ,açığa çıkabilmek için son bi çaba, handiyse sallam sullam olan taraflarını,meczup edalı sakalı bol yarı ahmak yarı şaşalak bi adamın yolda sürüne sürüne ilk sesin duyulduğu kilit taşına takılıp kalarak ömür sürmesindeki çaresizlikten ne yaptığını bilememesi gibi, kaldırımın yarıklarından birine bilmez bi şekilde gömülüp tutunarak;tezgahta bütün bağrışların arasında alıcısını bekleyen çarçaput gibi yığılıp kalan kağıt parçasını görünce ,babamın gazete sayfalarından,zaman zaman okunmamış,okunmaya ve hatta göz gezdirilmeye bile değer görülmemiş ve hatta varlığından ancak bu işle meşgul olununca haberdar olunmuş kitap yapraklarından,en irisinide (defterlere kaplık yaptıktan sonra arttıysa)çimento torbalarından yaptığı çelimsiz,ineklerin su içtiği hatılda biraz daha uzun dayanabilirken,akan ıslaklıklara değer değmez batmak için saniye sayan,suyun rengini de ,gazetenin magazin sayfasıysa allı morlu,spor sayfasıysa bol yeşilli,siyaset sayfası falansa simsiyaha dönüştüren gemiler, yelken açıp koca koca denizlere varmak için vira bismillah yol almaya başladılar.Babamın hiç gitmediği denizlere...
gözümün önünde kağıt parçası olarak saklanan muzdarip yırtık sayfa yaptırdı bütün bu eskiler ve yeniler arası,ölüler ve diriler arası,hatıllar ve okyanuslar arası yolculuğu.
Oysa sayfalara hergün değen ellerim bir gemi bile yapamamışken ...