kuşkonmaz dallarına astım kendimi
sedir ağaçlarına gül yapraklarına
başımı taşlara vurdum
gözbebeklerimde büyük camlar parçalandı
tanrısal duygular içindeydim
bütün tanrısızlığımdan uzakta
bir kemiklerinin sertliğini aldım
bir teninin aklığını
sonra sıcaklığını dudaklarının
gel bak
sana bir tanrı getirdim
gel bak
bir tanrı yarattım senden.
Tanrısal duygular içindeydim
Bütün Tanrısızlığımdan uzakta
Bir kemiklerinin sertliğini aldım
Bir teninin aklığını
Sonra sıcaklığını dudaklarının
Gel bak
SANA BiR TANRI GETİRDİM
Gel bak
BİR TANRI YARATTIM SENDEN
Her zaman bir kitabın sonuna yaklaşır gibi yaşa,
Lunaparkta kaybolmuş gibi yaşa,
Oyuncak dükkanında kaybolmuş çocuğun iştahıyla yaşa..
Kaybolmuşluğu unut, etrafına bak!
Yüzmek gibi yaşa, boğulmak gibi değil,
Uçmak gibi yaşa, düşmek gibi değil,
Kuş sesleriyle bir ağacın gölgesinde uzanır gibi yaşa..
Kaşık kaşık çikolata yiyip, ellerini beyaz tişörtüne silen çocuk gibi yaşa..
Saatlere bakmadan yaşa,
Beklemeden yaşa,
Yorulmadan yaşa.
Bir tırtılın kelebek olma hayali vardır,
Senin de bir hayalin olsun..
Öyle yaşa işte!
Boynu bükük soru işaretlerini boş ver.
Dik ünlemlerin var!
Noktaları at çöpe, kucak dolusu virgül getirdim sana.
Tanrı'nın sana uzattığı beyaz kağıdı geri çevirme...
Yani diyorum ki;
Yaşa da,
Nasıl yaşarsan yaşa
hani o iki kişilik dünyalar bizimdi
hani sen iyiydin
halden anlardın
hani sen git demeyecektin bana
ve ben her şeye rağmen gelecektim
içimde bir umut
ellerimde olgun meyveler
dünya nimetleri
gözlerimde yanıp yanıp sönen bir pırıltı
ama ne sen gel dedin
ne de ben gelebildim her şeye rağmen
aşkımız ayrılıklarla başladı
Benim de bir insan tarafım vardı.
Bakma böyle kötü olduğuma.
Benim de dileklerim vardı.
Benim de bir beklediğim vardı yaşamaktan.
Yeter artık vurma yüzüme çirkinliğimi.
Her gün bir kadın ağlar benim yüzümde.
Büyük dertler için benim ellerim
Anlamıyor musun?
Sen sevildiğin için güzelsin bu kadar
Ben sevilmediğimden böyle çirkinim..
yüzümde beş bıçak yarası
bir org çalınır gibi yanıbaşımızda
öyle kendinden geçmiş, öyle başıboş
öyle derin duygular içindeydik, anlatılmaz
sarhoş rüzgarlara bıraktık kendimizi
aldığını geri vermez dalgalara
görmediğimiz ülkeler gördük gün doğusunda
tatmadığımız yemişlerden tattık; günahkar olduk
alevden bir tasta eridi günler
bir cehennem
Kuşkonmaz dallarına astım kendimi
Sedir ağaçlarına, gül yapraklarına
Başımı taşlara vurdum
Gözbebeklerimde büyük camlar parçalandı
Tanrısal duygular içindeydim
Bütün Tanrısızlığımdan uzakta
Bir kemiklerinin sertliğini aldım
Bir teninin aklığını
Sonra sıcaklığını dudaklarının
Gel bak
SANA BİR TANRI GETİRDİM
Gel bak
BİR TANRI YARATTIM SENDEN