Öğretmenin tanıklığı önemlidir. Öğretmen neye tanıklık ederse o gelişir ve gerçekleşir. Dolayısıyla öğretmen, yaptığı tanıklıkla bir öğrencinin hayatını olumlu veya olumsuz yönde değiştirebilir.
Değerli eğitimci Zeki Sarıhan’ın “Unutulmayan Öğretmenler” isimli kitabında okumuştum: Yazar Fakir Baykurt’un Türkçe öğretmeni Kemal Demiray, bir gün Baykurt’un kendi çocukluğunu anlattığı bir kompozisyonla ilgili olarak tüm sınıfın huzurunda şu değerlendirmeyi yapmış: “Gorki de yazsa ancak bu kadar yazabilirdi…” Fakir Baykurt’un bu müthiş tanıklıktan nasıl etkilendiğini sanırım konuşmaya gerek yok…
Sayfa 171 - Final Kültür Sanat YayınlarıKitabı okudu
“Kişi yapmadıklarından da sorumludur.”
“Nasıl yani?”
“Mesela bir milyon kişinin ölümüne sebep olacak bir tuşa basan adamla aynı odadaysan ve tuşa basılmasını engellemiyorsan kötüsündür. Engelleseydin bir milyon kişi ölmeyecekti. Böylelikle hem kötü olmaktan kurtulacaktın hem de iyi olacaktın.”
“Bu bir milyon kişi kimdir, neden öldürülüyor ve yaşasalar hayat daha mı güzel olur kısmını hesaba katmıyoruz sanırım.”
“Bunun bir önemi yok ki.”
“Nasıl yok? Belki bu bir milyon kişi dünyayı yok edecek bir hastalık taşıyor, o sebepten öldürülüyor.”
“Pekâlâ, hepsi harika insanlar, çok iyiler çok faydalılar ve öldürülecekler.”
“Harika, iyi, faydalı öznel yargılardır. Elbette ayaktakımı için bir standardı var bunların, ama dediğim gibi özneldir.”
“Nasıl yani?”
“Mesela senin kaza yapma anını izlemem harikaydı, yere düşmen iyi, ölürsen de çok faydalı olacak. Kaza yapmana sebep olmadım, motosikletin bacaklarına düşmesini sağlamadım, müdahale etmediğim için de öleceksen bunda benim payım yok. Bu olayların hepsi benden bağımsız gerçekleşti, ben müdahale etmediğim sürece kötü değilimdir.”
-Evet, sanırım düşünceler mayalanıyor... Çocukça olmakla birlikte iyi niyet de var. Hatta sürüyle namussuzun saldırısına uğramış da olsa, dürüstlüğe bile rastlanabiliyor... Ama beceriklilik... o yok işte!