Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Burcu SARITAŞ

Zor bir durum karşısında zihnini çözüm bulmak için zorlamak yerine, zihnine onu hatırlamasını söylüyordu. Cevabı bir zamanlar bildiğini kabul etmekle zihin cevabın var olduğuna inanıyordu...
Sayfa 153Kitabı okudu
Reklam
Şimdi gemiler geçer uzaklardan Gönlüm güvertede sereserpedir. Işıklı geceler, saz sesleri, peynir ekmek Ne biletim ne param ne dostum var Pırpır eder yüreğim bakındıkça... -Uyan Turgut'um, garibim, uyan Bura Terme'dir. Terme köprüsünden kamyonlar geçer, Irgatlar üç orada beş burada konuşurlar Bir gece başlar, yarı siyah, yarı kırmızı Cigaramı yakar evime dönerim... -Gidin gemiler, gidin Vardığınız yerlere selam edin Gün olur bütün kaygılardan uzak Ben de gelirim.
Bazen gerçeği bulmak için dağları yerinden oynatmak gerekir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Önceleri sorularıma neden cevap almadığımı anlamıyordum, şimdiyse soru sorabileceğime nasıl inanabildiğimi anlamıyorum. Ama gerçekte inanmıyordum ki, soruyordum sadece.
Sayfa 35 - 36.Kitabı okudu
A.’nın burnu pek havalarda, iyilik yolunda hayli ilerlediğini sanır, bunun nedeni, cazibesi gittikçe artan bir nesne olarak şimdiye kadar hiç bilmediği yönlerden gelen ayartmalara kendini açıkça maruz kalmış hissetmesidir. Oysa gerçek neden, büyük bir şeytanın içine girip yerleşmesi, sayısız küçük şeytanın da büyüğüne hizmet etmek için koşuşturup durmasıdır.
Reklam
“Yeryüzünde kimi kimsesi olmayan bir adamdım... Bu, benim en büyük kuvvetimdi. Halbuki şimdi bir sürü insana baba oldum. Elim, ayağım bağlandı. Bir köşede ayaklarımı uzatıp rahat rahat ölmeye hakkım yok...”
Sayfa 240 - Şahin EfendiKitabı okudu
... dört müttefikinden yalnız kendisi sağ kalmıştı. Fakat şahısların ölmesinden ne çıkardı? Fikirler yaşıyordu ya.
Sayfa 245 - Şahin EfendiKitabı okudu
“Çok doğru söylemişler... İnkılap denilen şey bir günde olmuyor,” dedi.
Sayfa 249Kitabı okudu
Kimseye sevgi göstermeden, kimseye bağlanmadan, hiçbir şeye özlem ve heves duymadan, Úrsula’nın gezegenler sistemindeki bir yıldız gibi dolaşıp duruyordu.
Sayfa 294
Küçük hafızın anası belki tahsilce, fikirce bugünkü cenaze alayını teşkil eden üç, beş yüz erkeğin hepsinden daha aşağı bir seviyede... Fakat bizim şüpheli ilmimiz, bulanık aklımızdan bir türlü anlayamadığımız hakikati o, dertli ana yüreğiyle bulup çıkardı. Bize “Katiller!” diye haykırdı... Kadının hakkı var. Biçareyi el birliğiyle biz öldürdük. Kimimiz cehlimiz, belahetimizle, kimimiz mücrim kayıtsızlığımız, korkak sükutumuzla...
Sayfa 114Kitabı okudu
Reklam
Nice korkaklar vardır ki sırf kendi arkalarından korktukları için -en büyük kahramanlar gibi- ileri atılırlar.
Sayfa 126Kitabı okudu
Monotonluk
Çok geçmeden, ailede herkesin bilinçsiz olarak her gün aynı hareketleri yaptığını, aynı yolu izlediğini ve hemen hemen aynı saatlerde aynı sözleri yinelediğini fark etti. Ancak günlük çizgilerinden saptıkları zaman, bir şey yitirme tehlikesiyle karşılaşıyorlardı.
Sayfa 277
Bu karanlık akıbet karşısında bu insanların gülmeyi, eğlenmeyi, başka şeyler düşünmeyi nasıl canları istiyordu?
Demek ebedi hayat muhakkak değildi. Bu dünyada sevilip kaybedilen, istenip ele geçirilemeyen şeylere başka dünyada kavuşmak ümidi de zayıftı. İnsan, bir mihnet içinde kapadığı gözlerini belki başka aleme açamayacak ve dalından düşmüş bir kuru yaprak gibi toprakta çürüyüp gidecekti.
#insan
Zorba kocaman elini uzatıp ağzımı kapadı. Boğuk bir sesle, ”Sus!” dedi. Utanmış bir halde sustum. Zorba’nın acısını kıskanarak kendi kendime, “İnsan bu demektir,” diye düşünüyordum. Acı duyduğu zaman, gerçek iri gözyaşları döken, sevinirken de sevincini, ince, metafizik eleklerden geçirerek onu boşuna harcamayan, sıcakkanlı ve sağlam kemikli insan!
Sayfa 282Kitabı okudu
39 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.