Bir iki derken serinin üçüncü kitabının incelemesini dördüncü kitabı okurken yazıyorum. O kadar bütün ki kitaplar olayları hangi kitapta yer aldı diye bazen anımsamakta zorlanıyorum. 3.sezonu diğer sezonlarla bağını kopartmadan bazen unuttuğum detayları ve kişileri öyle güzel dahil ederek ilerliyor ki kitaplar seri değil tek bir kitap gibi. Dizi
Yaşar Kemal bir hafıza. Olaylar kronolojisinin hafızası değil; acının, var olan toplumsal ve kültürel alışverişinin hafızası. Varoluş çığlıkları atan insanların bilinçaltı.
Olaylara bakarız. Tarihsel olaylara;
Mübadele,
Sarıkamış,
Çanakkale savaşı,
Ezidi soykırımı,
Ermeni olayları,
...
Bunları ne savaşı başlatanı anlatarak ne de
"Bir Ada Hikayesi" dörtlemesinin ilk kitabı olan "Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana" kitabına Yaşar Kemal in İnce Memed serisine hayran kalarak başlamıştım. Açıkçası kitabın uzun bir kısmı sürekli bir devinim içinde olduğu için biraz hevesim söndü. O yüzdendir ki kitaba başladıktan sonra üzerinden iki kitap daha bitirdim. Ama kitapta ilerdikçe gerçekten Yaşar Kemal imzasını gördüm.
Yaşar Kemalin anlatımı insanı hayran bırakıyor. Yeri geliyor Çanakkalede askerlerin arasındasın yeri geliyor Sarıkamışta donmuş asker ormanı içerisindesin. Ya da önce Poyraz Musayla yezidi avına çıkıyorsun sonra çöldeki Arap kabilelerini yağmalıyorsun.
Kitapta en beğendiğim kısımlarlardan birisi Poyraz Musanın Arap Emiri Selahaddinle geçirdiği zaman olmuştur. Emirin anlattıkları, Poyraza verdiği nasihatler, insanlık tarihi üzerine söyledikleri beni gerçekten etkiledi.
Yaşar Kemal in usta anlatımıyla bizlere yıllarca okulda yüzeysel anlatılan savaşların iç yüzünü öğrenmiş oldum. Savaşın insandan sadece fiziksel ve maddi şeyler götürmediğini aynı zamanda ve en önemlisi insandan insanlığını götürdüğünü anlıyorsunuz. Savaşı gören insanın ne kendinin ne çocuklarının ne de torunlarının eski insanlar gibi olamayacağını belleğe yerleşen savaşın genetikmişçesine soylar boyunca aktarılacağını öğreniyoruz.
"Aaah savaş seni icat eden görmesin cennet. Aaaah savaş. Şu yeryüzü, nde canlı koymadı kırdı geçirdi. Gökteki kuşu yerdeki börtü böceği sudaki balığı..."