Şu güzelim toprakların kaderi hep acı, hep kavga, hep trajedi mi? Anadolu insanı en eski çağlardan bu yana neden hep gözyaşı yahut kan ile imtihan olunuyordu? Hattiler yahut Akalar, Asurlular yahut Hititler, Troya ve Frigya, İyonya yahut Karya, ardından Roma ile Bizans, Selçuklu ve Osmanlı, sayısız beylikler ve isyanlar... Paylaşılamayan bir coğrafyada kardeşin kardeşle savaşı... Tıpkı şimdiki gibi. Aynı evin iki oğlundan biri İslamcılar yahut ülkücüler içinde, diğeri komünistler... Çığlık... Her zaman ve her yönde çığlık...
Ne diyordu Solon,"cultura" yani sanata bilime müziğe tiyatroya yer vermeyen toplumlar günün birinde yıkılıp giderler. Halkına güven vermeyen ,Adaleti ayakta tutmayan, baskıyla zulümle halkına eziyet eden hangi yönetici ayakta kaldi ya da halkının hafızasında güzel anılacak şekilde yer edindi.
Cumhuriyet tarihine bakılırsa kaç muktedir hafizamizdan kaldı. Bu ülkenin gencecik evlatları sağ sol denilerek neden tirpanlandi.
Halbuki bilimde sanatta tiyatroda müzikte belki zirvede bugün anılacak insanlar kavgalara ideolojilere saçma sapan davalara kurban edilme di mi?
Neden bu topraklarda bir şeyler değişmiyor Neden sorgulama becerisini kaybettik...
Kitabı okurken bu soruları sorup durdum kendime.
O yüzden okuyun okuyun okuyun!!!