Ertesi gün 10 Muharrem 61. cuma günü Hz. Hüseyin çadırların arka tarafına bir çukur kazdırmış ve yalnız bir cepheden savaşmak için, bunun içine odun doldurarak, onları ateşe vermişti. Sancağı kardeşi Abbas'da idi ve arkalarını çadırlara vermişlerdi. Hz. Hüseyin misk süründükten sonra atına bindi; üzerinde güzel bir cübbe vardı, sarığını sarınmıştı ve önüne bir Kur'an aldı. Şimr, yanan ateşleri görünce arsızca; “Acele edip, kıyametten önce dünyada ateşe girmişsin" diye bağırdı. Hz. Hüseyin atının üzerinde Ömer'in ordusuna yaklaştı, son kez onlara hitap etmek istiyordu. Bu durumu görüp feryad eden kız kardeşini susturduktan sonra, gayet etkileyici şu konuşmayı yaptı:
"Peygamberimizin kızının oğlu, vasisinin oğlu, amcasının oğlu ben değil miyim? Şehidlerin efendisi Hamza babamın am. cası değil midir; şehit Cafer er-Tayyar amcam değil midir? Tanrı elçisinin benim ve kardeşim için cennet halkı çocuklarının seyyidleridir ve sünnet ehlinin göz bebekleridir, sürurlarıdır, dediğini duymadınız mı?" dedi ve onları biraz sonra yapacakları hatadan vazgeçirmeye çalıştı. Fakat Ubeydullah'ın adamları şartlarından başka bir şey dinlemiyorlardı. Yalnız içlerinde Zuhayr adında biri onları bu büyük hatadan vazgeçirmek için çalıştıysa da Şimr'in attığı okla sözleri tamamen etkisiz kaldı.