Hayırlı Cumalar :)
bir çiçek sularsın,dünyaya oksijen dağıtır. Bir çöpü yerden alır, dünyaya bikaç dakika daha ömür verirsin.Bir kediye,bir köpeğe veya herhangi bir hayvana yemek verir ,su verir kendine mutluluk verirsin. Bir çocuğun başına okşar ,ona sevgi verirsin, mutluluk verirsin. Arkadaşına selam verir, iyilik yapmanın en basit halini hatırlatırsın. Her iyilikle bir sevap vardır. Herkes mutluluk dağıtamayabilir,heryerde iyilik olmayabilir ama biz elimizden geleni yapabiliriz bence. iyilikle güçlenirsin; )
Saçından bir kaç tel bulursun, darağacına ip olur, boynun havada kalır. Gün olur haberi gelir, yutkunamazsın, adı boğazında kalır.. Bir yerde çıkar karşına selam diyemezsin, gözün gördüğün yerde kalır. Sesi gelir olmadık bir yerde,ince, tiz.. duyamadıkların yalnız kalır.. Korku olur, uykunda kalır.. Endişe olur, kalbin atmaz hava biter nefesin kalır.. Yol "gitmek gerek" der kaldığından, çıkarsın ayakların gitmez gururun yarım kalır.. Bir başkasında ararsın onda kaybettiğin mutluluğu elin elde, fikrin onda kalır.. Özcan Bülbül
Reklam
Picasso' nun kendi durumuna yorum yaptığı mülakatta
"Zevk-i selîm sahipleri, zenginler, aylaklar ve düşünürlerin hepsi sanatta yeni, ölçüsüz, rezaletvâri bir şeyler ararlar. Ben ise kübizmden itibaren aklımdan geçen her türlü tahrik edici tuhaflıkla bu bilgiçler ve münekkitlerle eğlendim; onlar onu ne kadar az anladılarsa o kadar daha fazla hayran kaldılar. (...) Ama kendimle yüzleşince, kendimi kelimenin klasik anlamında bir sanatçı olarak görme cesaretim yok. Giotto, Titian, Rembrandt ve Goya sanatçıydı. Ben ise sadece çağını kavramış olan ve ayrıca çağdaşlarının aptallığını, kibrini ve lakaytlığını becerebildiği kadar kullanan bir halk eğlendiricisiyim."
Sayfa 533 - Batı Medeniyeti - Celâl FedaiKitabı okudu
Umut ile bekleyiş aynı şey değildir. Umutta bekleyiş, beklenti vardır ama, her bekleyiş umutlu değildir. Selim İleri
Bu yazı Pierre Riviére' ya ithaf edilmiştir.
https://1000kitap.com/sonrasiz/, işte bu nicki ilk gördüğümde aklıma tanıdık bir şeyler geldi. Fuko geldi. Aklıma Monomani geldi. Henüz samimi değildik Yusuf’la ama. Samimi olduk kısa zamanda. O çok içtendi zira. Eski yarımadayı gezdi. Her daim bir mesaj attı. İşte, dedi, Metin Abi, dediğin gibi varmış bu Tarihi Yarımada. Varmış dediği, bir
Bir keresinde, gözlerimi gene o boş masaya dikmiş ve zamanın tıpkı bir yol, ya da gökyüzüne tırmanan masmavi, kocaman bir ağaç gibi kollara ve dallara ayrıldığını düşünmüştüm. Bu varsayıma göre, insan her an bir kavşaktaydı; gördüğü, dokunduğu, yaşadığı, yaşayamadığı ne varsa onlara yaslanarak ya o yolu seçecekti, ya da ötekini. Tabii, bu seçim yalnızca belirlenen yolun gidiş yönünü göstermiyor, aynı zamanda ileride, yönlerin düğümleneceği başka kavşakların kaderini de çiziyordu.
Sayfa 15 - EverestKitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.