"Bir adam geliyordu kapalı gözlerinin önüne. Her göz kırpışında. Yalnız bir adam. Romandaki bütün adlar tek bir adama aitmiş gibi geliyordu Derda'ya. Turgut'lar, Selim'ler, herkes tek bir adammış gibi. İyilikten inşa edilmiş bir adam. Belki de cam kırıklarından. Belki de havadan inşa edilmiş. Sonra karanlık bir taşla çarpışıyordu. Binbir parçaya bölünüyordu adam. Belki de buharlaşıyordu. Her ne yaşadıysa, karanlık bir taş olmuş ve adamı kum gibi ezmişti. Ya da buz gibi eritmiş, geriye de kitap kalmıştı. Kitap, Derda'nın anlamadığı her şeydi. Geriye kalanları iyi bilirdi. İnsanlardan geriye kalanlara mezar taşı denirdi. Göğsünün üstünde inip kalkan kitabın bir mezar taşı olduğuna inandı ve kıpırdamaktan vazgeçip gözlerini kapadı."
Tutunamayanlar... Oğuz Atay'ın okuduğum ilk kitabı. Okurken devam etmekte fazlasıyla zorlandığım bir kitaptı. Ama yarım bırakmayı hiç düşünemedim.
Kitabın üslubu alıştığım kitaplardan farklıydı. Belki bu yüzden devam etmekte ve bazı yerleri anlamakta zorlandım. Ama bitirdiğimde iyi ki okudum dediğim, içinde herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği, insanın içine işleyen bir kitap.
Oğuz Atay bir söyleşide: "Tutunamayanlar ile çok basit bir iş yapmak istedim: İnsanı anlatmayı düşündüm " sözlerini söylemiş.
Bu konuda da benim fikrimce fazlasıyla başarılı bir kitap.
Aramızda Selim Işık'lar, Turgut Özben'ler yok mu?
.....
Ağlasın taşlara kapanıp tarih
Selim'ler gelir de Yavuz'lar gelmez
Kağanlar hakanlar başbuğlar doğar
Oğuzlar Gaziler Fatihler gelmez
Arif nihat asya
"Oğuz Atay'ın kitaplığımdaki son kitabınıda okumuş oldum. Lakin son derken daha iki kitabı var. Hayırlısıyla onlarıda alırsam okumaya başlarım. Oğuz Atay, Oğuz Atay, ve yine Oğuz Atay. Üstadın ismi bile ayrı güzel. Ölmeseydininiz keşke görebiseydiniz okurlarınızı. Yazsaydınız yeni yeni, oyunlar ama izler bıraktınız giderken Selim'ler Hikmet'ler Emekli Çoşkun'ları bıraktırdınız bize Mekanınız Cennet olsun."^^
Kitap:
Çoşkun Ermiş emekli tarih öğretmeni kendisi kendi kafasından oyun yazar, ve yazdıklarını ise tiyatro haline getirir. Böylece bir sürü oyun yazmış olur. Oyunlar Çoşkun için bir ölüm kalım meselesiydi. Başka türlü yapamazdı hayatını hatta ölümünü bile büyütmek zorundaydı. Oyunlarla geri kalan hayatını yaşardı...
Ne güzel demiş Atay: Hayır hayır, beni sevmeyin. Ben hep endişe içinde yaşamak istiyorum. Böylesi daha iyi geliyor bana.
Kitap yine harika Atay yazarsa tabii harika olur.
Herkese keyifli okumar...