Asla beraber olamayacağız.
Aynı evi,aynı teni paylaşamayacağiz.
Aynı masada oturmayacağız.
Hatta aynı şehirde bile oturmayacağiz.
Belki bir gün son kez görüşeceğiz, ikimiz de bunun son olduğundan habersiz. Son kez el ele gezeceğiz, belki de son kez söyleyeceğiz birbirimizi sevdiğimizi.
Yine beraber planlar yapıp, tutamiyacağiz son sözleri verecegiz birbirimize . Ve elbette yollarımız yine ayrılacak bir gün.
Sonra aramıza sehirler girecek, hiç karşılaşmayacagız. Tesadüfler bile bir araya getirmeyecek. Sonra da belki birimiz öleceğiz, değerimiz hiç bilmeyecek.
Zaman, bir pervanenin dönüşünü anımsatıyor. Dönüşler, başlangıcı ve
Sonu belli olmayan dönüşler...
Ve uykular, geri dönüşü olmayan bir intihara dönüşüyor. Başlangıcı ve Sonu beli olmayan bir intihara
Yüreğimi bir sedyede ölüm kusarken buluyorlar. Bir güvercin, son kanat çirpişını göğe hediye ediyor. Ve tanrı, bizden aldıklarını bir girdaba gömüyor. Dönüşler, dairesel bir yok oluşla kesışiyor. Dönmeyişler, bir aşkın eksik taraflariyla kendini akliyor.
Kim öğretti bize; seveni sevgisizlikle cezalandirmayı, bir yok oluştan,fotoğraf gülümsemesi yaratmayı... sahi ! sevilmek tanımadığın bir yürekte ,yok eder mi sevdiğini içinde...
Herkes, sevdiği kadar sevilmez,
Herkes ,sevdiği kadar severmiş.
Yaptıkların para etmez, yapmadıkların biletini kesermiş.
Ne yapsan ne etsen de insan değişmez, aşk uğruna kimse kendinden vazgeçmezmiş
Gülse de acı çekse de dönmezmiş..