Kalkması için kadını cezbeden hiçbir şey yoktu. Bir gün öncesinin masum eğlenceleri artık çekici gelmiyordu, onun nazlı ilgisi çabuk dağılan türdendi. Oda boştu, havası kalmamış gibiydi, kendini bu yalnızlığın içinde anlamsız hissediyordu kadın; kimsenin onu arayıp sormadığı bu yerde boş, yararsız, yıpranmış, bitkindi: Neden burada olduğunu ve buraya nasıl geldiğini önce ağır ağır anımsamalıydı. Günden ne bekliyordu ki, titrek ve sessiz adımlarıyla durup dinlenmeden sessizliğin içinde ilerleyen saate gözlerini öylece dikmişti?
Bazılarımız anadan doğma savaşçıyızdır. Özgürlüğümüzü korumamız gerek. Benim için siyasi partiler önemli değildir. Nerede bir kötülük görürsem ona karşı çıkarım. Parti adlarının bir önemi yoktur. Özgürlüktür önemli olan. Halk, özgürlüğü için başkaldırmaz, direnmez. Bir lokma ekmeğe, bir kaşık çorbaya değişir özgürlüğünü. Bunun için onların altına ateş yakmak, haklarını aramalarını sağlamak gerekir. Demokrasi istiyorlarsa onu kazanmak için savaşmaları gerekecektir. Bütüncül yönetimleri yıkıp, özgürlük, mutluluk içinde yaşamalarını ancak biz düşünürler sağlayabiliriz onlara...
Herhangi bir şeyi sınırlandırmak çok güçtür. Dünyayı, yaşamı sınırlandıramayız. İyi kabul ettiğimiz, tatlı, güzel dediğimiz birçok davranışta, duyguda yabanlık vardır. Örneğin tutkuda, müzikte.
Yeryüzünde birçok Beth var; utangaç ve sessizler, kendilerine ihtiyaç duyulana kadar köşelerinde oturur ve başkaları için içtenlikle yaşarlar. Öyle ki şöminedeki küçük cırcırböceği cırlamayı kesene ve güneş gibi ışıldayan tatlı varlığı arkasında sessizlik ve gölgeler bırakarak yok olana kadar kimse onların bu fedakârlıklarını görmez.
Çünkü biz insanlar böyleyizdir. Önemli konularda nazik, düşünceli hatta merhametli, planlarımızı yaparken cesur ve atılganızdır, ancak başkası söz konusuysa, o kişinin yardımımıza muhtaç olduğunu bilsek bile aramızdaki o ince çizgiyi aşmaya karar vermekte güçlük çekeriz, cesaretimiz kırılır, aciz kalırız. Ancak herkes de bilir ki, yardım çağrısında bulunmayan bir insana yardım etmekten daha zor bir şey yoktur, çünkü yardım dilenmiyorsa mutlaka son bir şey daha vardır: Israr edip incitmememiz gereken gururudur bu.
Duygusallık da insan kusurlarından biriydi. Çarpıklıktı. Aşkın ve sevginin hiçbir mantıklı amaca hizmet etmeyen sapkın yan ürünlerinden bir diğeri. Yine de arkasında müthiş bir güç vardı.
Aşk hayatta kalmana yardım ediyordu.
Anlam aramayı da unutturuyordu. Aramayı bırakıp hayatı yaşıyordun. Aşk önemsediğin kişinin elini tutmak ve şimdiki zamanda yaşamaktı. Geçmiş ve gelecek yalnızca mitti. Geçmiş ölen şimdiki zamandı ve gelecek hiçbir zaman var olmayacaktı, çünkü ona ulaştığımızda gelecek zaman şimdiki zamana dönüşecekti. Şimdiki zaman sahip olduğumuz tek şeydi. Sürekli devinen, sürekli değişen bir şeydi şimdiki zaman. Ve hercaiydi. Yakalamanın tek yolu geçip gitmesine izin vermek, onu serbest bırakmaktı.
Düşünsenize! Hem ölümlüler, hem de o değerli ve sınırlı vakitlerinin bir kısmını okumaya ayırmak zorundalar. İlkel bir tür olmalarına şaşmamak gerek aslında. Bir bilgi birikimine ulaşmalarına yetecek kadar kitap okuyup bu bilgiyle istediklerini yapabilecek duruma geldiklerinde ölüveriyorlar ne de olsa.