* Bir eksiklik var sanki üzerimde
Yokla yüreğini
Yoksa sende mi kaldım...
* Ben seni
Bir kulun ebedi ibadetinin mükafatı olan
Cenneti kadar hak ediyorum
Sen kiminle günah işliyorsun?
Matematikten nefret ederim. Sayılar hiç ilgimi çekmez. Üzerinde sayı olan bir kitap mı asla dokunmam. Sayılar rakamlar sadece paranın üzerindeyken değerlidir benim için.
Çok satanlarda kapak resmini görünce kesinlikle benlik değildir deyip eledim bu kitabı üzerinde kocaman rakamlar var ne kadarda ürpertici. Kesin matematikten bahsediyordur diye
NOT: lütfen kopyalamayınız telif hakkı içerir!
Size yıllar önce tanıdığım ama hikâyesini henüz yeni öğrendiğim bir kadından bahsedeceğim. Bu kadınla bir mezarlıkta tanışmıştım. Ağlıyordu. Bir yakınını kaybetmişti sanırım. Yanına gittim ve baş sağlığı diledim. Yüzüme baktı, gülümsedi. Çok ama çok güzel gözleri vardı. İnsan gözlerine bakınca
Önceliklerini bir kez daha gözden geçir, bu son şansın olabilir.
Hayat hep yoğun akıp gitmekte, meşguliyetlerimiz hiç ama hiç azalmamakta…Durup sevdiklerimizin yüzüne bakmaya karar verdiğimiz gün, acaba onları her zamanki yerlerinde sağlıkla ve sevgiyle bizi beklerken bulabilecek miyiz? Bunun bir garantisi var mı? Yok !
Bırak derdini dinlemeyi, sorununu çözmeyi, ona destek vermeyi, yanında olmayı..” Ben aslında seni çok seviyorumdum..”demek için, bile geç kalmış olabiliriz!
Erkeklere değil Erkekliğe¿ Erkek egemen söylemlere¿ Eril düşünceye¿ karşıyız!!!
Yayınevlerine ricamdır herkes yazar olmak zorunda değil. Yazılan her kitap da basılmak zorunda değil. Bazı kitapların bu kadar yüceltilmemesi lazım. Bunun diğer kitaplara haksızlık olduğu görüşündeyim.
Katile de acımak lazım!¿ Katille empati kurmak lazım¿ Erkekler de
15 yıldır "Radial Arterimin" yani bilek damarımın:)) tam üzerinde taşıdığım bir nasihatı paylaşacağım sizinle değerli takipçilerim:))
Nedenini hala tam idrak edemediğim bir geleneğin ürünü olarak küçükken misafir sofrasına çocuklar olarak oturtulmazdık ...
Bir köşede annemizin ayrı serdiği sofrabezine ve o güzelim ganimetlerden payımıza düşen bir kaç lokmaya razı olurduk kuzu kuzu :))
Yine böyle misafir ağırladığmız bir akşamda hala unutamadığım o çikolatalı pasta tabağına kanalize olmuş durumdaydı tüm zerrem.Fakat muhtemeldir ki misafire yetecek kadar kalmış ve bize de kaş-gözle tekmil veriliyor uslu uslu oturun koltukta diye:))hayır kızmıyorum onlara çünkü onlarda gördüğünü uyguluyordu sadece bizim kadar şanslı değillerdi doğrulara ulaşma noktasında😇🌼
Neyse efenim içimde dinmez bir açgözlülükle ve misafirin gitmesini bile bekleyemeden pastaya saldırmak için mutfağa koştum ama ne koşuş:))
Karanlığın ortasında film sahnelerini aratmayacak bir sahne,pat küt kırılma sesleri ve kendimi sofranın ortasında koluma saplanan kocaman bir cam parçasıyla buldum☺️
İşte o gün bugündür bileğime her baktığımda şöyle diyorum:
Sevgili Ayşe,
*Bir şeyi çok mu istiyorsun bekleyeceksin,
*Ama Nefsin çok mu istiyor inadına daha çok bekleyeceksin yoksa sabırsızlık ve açgözlülüğün yıllar geçse de kapanmayacak yaralar bırakabilir sende😉
İşte öyle efendim demem o ki biz sabrı ve beklemeyi bir günde öğrenmedik,iyi günler:)))
🦋🌷
Öncelikle, bu kitabı akıllılara ve kendini akıllı sananlara,
Delilere ve kendini deli sananlara,
Dostoyevski sevenlere,
Ruh boşluğunda olanlara, ailesinden dahi kaçmak isteyen ama uzaklaştığı anda onların ismini sayılamaktan, başkalarına onu anmaktan başka bişey yapmayanlara,
Gecenin bilmem kaçı kendini bir sahile atmak isteyen, yanında olmak
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
KAHRAMAN ORDUMUZA
👉1-Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
İstiklal Marşımız "korkma" diye başlar. Biliyorsun ki bu, Resûl-i Ekrem'in Sevr mağarasında Ebû Bekir'e söylediğidir. Bunlar tesadüf değil." (İsmet ÖZEL)
İstiklâl Marşı'nın ilk kelimesi KORKMAdır. Buradaki korku ne can