Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Güneş değil, inandım Serçeler başlatıyor sabahı.
Yukarıda, San Leonardo Sokağı'nın çıkışı yakınlarında, deva­sa, görkemli ve neredeyse aynı boyda iki selvi ağacı vardı. Bir­birlerine bitişik duruyorlardı ve etraflarında yoldaşları yoktu. Bir keresinde, o selviler biz ikimiziz ve onlar kökleriyle yer altını, dallarıyla göğü nasıl sardıysa biz de hayata ve geleceğe öyle sarıl­mak istiyoruz demiştik. Ve hatta o selvilerin kaderini paylaşacağı­mızı ve onlardan biri kesilir ya da üzerine yıldırım düşerse bizden birinin başına da aynısının geleceğini söylemiştik. . . Hatırlıyor musun? Fakat o iki selvi hala orada, ne fırtına yıktı onları ne de bir balta vuruldu onlara; ve serçeler akşamları aşk cıvıltıları için dallarına konuyor hala.
Reklam
Dinle zarîn, zaman gövdemizi un ufak etmekte, tıpkı kayan bir yıldızın boşlukta dağılması gibi. Sen sokakta çarpışan şifacı sevgileri unut, kollarını iki yana açmanın kucaklama olduğunu da. Sen yürü, kanatlarına dolan havadan başka yön bilmeyen serçeler gibi yürü.. 🐥
Ağaç olmazsa nereye gelir serçeler? Böyle bir şehir olur mu?
Seviyormuşun beni" dedi. "Evet" dedim. "Peki ne kadar seviyorsun?" dedi. "Minik bir serçenin göz yaşı kadar." dedim. "O kadarcık mı? O kadar mı değersizim" dedi Serçeler göz yaşı döktüklerinde ölürler dedim. "Sustu."🍂
Seni Bir Serçenin Gözyaşı Dökebilme Ihtimali Kadar Seviyorum Bu Kadar mı Diyeceksin Ama Serçeler Gözyaşı Döktüğünde ÖLÜRLER...
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.