Nihayet Dostoyevski'nin bir kitabını okumuş bulunmaktayım. Yaş 36'ya dayansa da, yıllar çok az kitap okuyarak geçmiş olsa da ömrünce hiç Dostoyevski okuyamamaktan iyidir. Neden Beyaz Geceler ile başladım Rus edebiyatına. Bazı tavsiyeler üzerine kronolojik gitmek istedim. Aslında "İnsancıklar" ile başlayacaktım Dostoya ama elime önce bu kitabı geçti.
Çok kitap okumadığım için iyi bir kitap nasıldır, edebi değeri nasıl ölçülür bilemiyorum. Ayrıca, okuduğum kitabın yazarını bilmek ister istemez insanda iyi yönde bir koşullanmaya da sebep olabiliyor. Mesela bu kitabı Dostoyevski değil de başka bir yazar kaleme almış olsaydı algım daha farklı olacaktı. Neyse kitaba dönecek olursam kitabı ben sevdim. Bir solukta okuyabilinecek bir kitap. Öyle aman aman bir hikayesi olmasa da hikayenin kahramanından düşüncelerini, duygularını dinlemek, yaşamak güzeldi. Ben kitabı yer yer "Kürk Mantolu Madonna"ya benzettim. Onun kadar olmasa da ona benzer bir lezzet aldım Beyaz Geceler'den. Sevmek ve aşk arasındaki fark, insanın hep sevilmek istemesi, sevilmekten vazgeçememesi, sevmesek de sevilmek isteme bencilliği, küçük bir anın senelere bedel olabileceği, hayatınızın bir köşesinde birisini tanıdıktan sonra artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayabileceği gibi çeşitli duygu ve düşüncelerle dolu bir kitaptı benim için.
Sıra da "Yer Altından Notlar", "Suç ve Ceza","Budala", "Kumarbaz", "Karamazov Kardeşler" var Dostodan. Peşpeşe okumak yerine araya diğer bir usta yazar olan (ben hiç okumadım ama öyle kabul ediyoruz) Tolstoy dan kitaplar koyup şöyle bir kitap şöleni yapayım bari :)