"Üç şey seçildi:
Kelimeler, Aşk, Annelik Duygusu
Kelimeleri Âdem aldı, annelik duygusu Havva'ya kaldı
Ama aşk çok ağırdı..."

Dert İnsana Yol Gösterir, Aytaç Ayna
Elif bir bilinemezdir, bir sırdır, gizdir...
Harekesiz, yalansız, yanlışsız...
Tek bir harfle sessiz kalmak
kor gibi yanmak
hamus olmak, sessiz ve derinden sevmektir
Yürek kaleme sığmaz, kan damlar beyaz kağıda, aşk ancak bu denli düşer sükuta.. Hamuş olsa da dil, ele ne?
göz göğe aksa da, sele ne?
yürekte kesilmez Sur üflenir,
dağdan esen yele ne?
Hamuş Yürek ne güzel 'Hoş geldin' demiş, aşkı gözyaşları ile yazana..
Aşkın Cemre Cemre düşen harfleri zamana sığmaz bir sızı ki, ah etsen olmaz, etmesen aleme ş𝓮𝓶𝓼 doğmaz!
Aşk içre yanan yıkılan sineleri ile ş𝓮𝓶𝓼'ine Vuslat eden yüreklere selam olsun..
Mezar taşında üç harf.. Üç harf yürekleri aşk ile dağlayan..
Üç harf: Ha, Mim, Şin..
Üç sır: Aşk, sükût, vuslat..
Üç ateş: Nâr, har, hamuş..
Ha: Hallac, ölümü öpen derviş..
Mim: Mevlâna, aşk okyanusunu sırtında asırlar ötesine taşıyan damla. Şems'in divanesi..
Şin: Şems, Hak dostluğunun keffaret kahramanı, sözü dudağında değil ateş
yüreğinde barındırıp aşkın gözyaşlarını akıtan seyyah..
Hamuştu onlar. "HA" sustu, "MİM" alev alev döküldü secdeye, "ŞİN" yandı tutuştu..
Aşkın Gözyaşları 4 - Hallac-ı Mansur, Sinan Yağmur
Yakınken uzak olmak yoktur bizde.
Yakından da yakın vardır.
Bir Dua anı kadar . Bir Secde hali kadar. Ellerini kaldırırsın şehirler ötesinden eline değer.
Hele ki Aşk “Sübhane Rabbiye’l -Ala” deyip alna
Deyince kalır mı perde, kalır mı uzaklık?