Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Küçük Şebnem henüz 8 yaşındaydı. Bursa'nın bir köyünde ailesiyle birlikte yaşıyordu. Etrafındaki herkes ona büyüyünce ne olacaksın, diye soruyordu. Henüz karar vermemişti ancak bir liste yaparak bu işe koyulmuştu. Annesi gibi ev hanımı olabilirdi mesela. Bütün gün evde temizlik ve yemek yapıyordu. Bu iş ona göre değildi. Babası gibi işçi
Beş dakika gecikince, “Kusura bakma” dersin; birine kazara omuz geçirince dersin, üstüne yanlışlıkla çay dökünce dersin. Fakat insanın kalbini dağlayınca denir mi? Yine de kusura bakmadım. Sadece kusura değil, kimselere bakmadım, kendime bakmadım, önüme bakmadım, arkama bakmadım...
Reklam
Göçüp Gidenler Koleksiyoncusu
Aklını dolduran tek şey; nasibinin seni bir gün mutlaka bulduğuydu.Her şey insana yazılıyor diye düşündü;ama bazen ulaşmıyor.Bilmediğimiz nedenlerle dolaşıp duruyor hayatın içinde.Bazen yanından geçiyor insan yazgısının,bazen elinden tutuyor ama bunun kaderi olduğunu anlamıyor.Tam yakalayacak gibi oluyor ama uçup gidiyor.Sonra bir gün, hiç hesapta yokken, hiç beklemezken, başka alemlerdeki seyrini tamamlıyor senin olan şey, çıkıp geliyor ve seni buluyor...
Sayfa 106 - Doğan Kitap
...yaşadığım günler ile hatırladığım günlerin hisleri birbirinden farklı.
Sayfa 107Kitabı okudu
Histerik bir kahkahanın mutlulukla hiç alakası olabilir mi?
Reklam
Ali rıza öğretmen başını otobüs camına yasladı. Aklını dolduran tek şey nasibinin seni bir gün mutlaka bulduğuydu..herşey insana yazılıyor diye düşündü ama bazen ulaşmıyor sonra hiç hesapta yokken çıkıp geliyor, seni buluyor...
Olsun...
Cebimden o kırık gülümsememi çıkarıp kimsenin görmediği bir elle ağzımın ortasına yapıştırdım..."olsun" dedim...
Fakat hakkını teslim edeyim; çok muhterem zatmışsın Muazzez. Hani tabelanı yaptırıp boynuma assam, desem ki, “Burada çok muhterem zat yatıyor” seni bekleyen kollarıma çaput bağlarlar, gözyaşlarıma dilek taşları atarlar...
Gördüğü güzellik karşısında sırf ne yapacağını bilmediği için çekip giden insanlarla dolu dünya.
Reklam
Hiç
Eve girdiğimde gözaltlarımda taşıdığım onar kiloluk torbaları kapının önüne bıraktım. Ellerimdeki yalnızlığı katlayıp montumun cebine sıkıştırdım. Prangalarımın sesini duyunca “ sen mi geldin?” Dedi annem. Dedim “ Bilmem ki anne, ben mi geldim?” ...
Sayfa 130Kitabı okudu
Sana bir dost tavsiyesi, ruhundaki rutubeti keşfetmen zaman alır; fark ettiğinde, kollarını sıva, kendi çocukluğunu kendin temizleyeceksin. Perdeleri çek, tülleri yıka, ruhunun pencerelerinin camını sil. Çerçeveyi, duvarda bıraktığı ize aldırmadan sök yerinden, mutlu bir çocuk yüzü görene kadar, çeşmenin altında saatlerce yıka.
"Bazen ıhlamur ağacının altındaki bu masaya oturduğumda, çay bahçelerinin üzerinden insanların neşesini süpüren bir rüzgar estiğini düşünüyorum. Sanki her estiğinde, rüzgâra kapılan ve tutamadığımız şapkalar gibi uçup gitti bir şeyler, başımız açıkta kaldı."
600 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.