Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Eski imparatorluk devrinde saptanmış olan Mısır takvimi, güneşe göreydi. Ancak, güneşin yıllık hareketinin gözlemlenmesinden doğmamıştı: Başlangıç noktası olarak, Sirius’un güneşe göre doğuş günü alınmıştı; Nil’in taşmaları da o zamana rastlıyordu genellikle. Uzun yılların gözlemlerinden sonra, olayın her 365 günde bir tekrarlandığı saptandı ve bu süre yılın uzunluğu olarak kabul edildi; yıl da 30 günlük 12 aya bölündü, artan beş gün de bayram günü sayıldı. Ancak, böylece saptanan yılın, güneş yılına oranla 6 saat kadar bir gecikmesi vardı; modem takvimde, bu düzeltme -her dört yılda bir gelen- 366 günlük bir artık yıl yoluyla yapılmaktadır.
Sayfa 120 - Adam Yayınları
Dikkate değer nokta şudur: 19. yüzyılın sonlarıyla 20. yüzyılın başlarında, "akla karşı" olan felsefe akımları "burjuva" çevrelerde palazlanmaktadır. 1 8. yüzyılın sonlarına doğru "akla karşı" bir tutum takınmaktadır. Bunu, burjuvazinin o yıllardan başlayarak karşılaştığı ve çözümünde büyük güçlükler çektiği sosyal sorunlarda aramak doğru olur. Daha açık bir deyişle, kapitalizm emperyalist aşamaya geçerken, burjuvazinin felsefe sorunları karşısındaki tutumu da "akla karşı" -ve yer yer "karanlıkçı" (obskürantist)- olmaktadır. İlerde faşizm, bütün o karamsar, bulanık ve kaypak ideolojik malzemesini, işte bu "mezbele" den bulup çıkaracaktır.
Reklam
Rousseau
«İnsan özgür doğar ve heryerde zincirler içindedir; özgürlüğünden vazgeçmek, insan sıfatından, insanlık haklarından, hatta ödevlerinden vazgeçmek demektir; böylesi bir vazgeçiş insanın doğası ile uzlaşmaz». Otorite ile özgürlüğü uzlaştırmanın aracı, «her katılanın bütün haklarıyla kendini topluluğa vermesidir. İnsan, kendini herkese verirken, hiç
Yergici, eleştirici ve edebiyat kuramcısı olarak tanınan Nicolas Boileau (1635-1711), 1674 yılında, Şiir Sanatı adlı bir eser yayınladı. Boileau, bu eserinde, sanatı, doğaya bir öykünme ve aklın kendini açığa vurması olarak alıyordu. Bir yandan salon aristokratlarının baş üstünde tuttukları estetizmle, öte yandan halk sanatının kabalığıyla mücadele edip, şiirin kurallarını saptadı
Sovyetler Birliği’nde bütün sosyalist ülkelerde olduğu gibi çocuk birinci planda gelir. Ayrıcalıkların kaldırılmış olduğu bir toplumda belki tek ayrıcalıklı kişidir o. Çünkü çocuk ana babanın değil toplumun malıdır daha çok. Bütün bir gelecek yatmaktadır onda. Toplumun üzerine titreyişi bu yüzden
Reklam
Orada gecelerim, uzanır beklerim Sevgilim, hayatım, gelinim O azgın sahildeki Yattığın yerde seni. Edgar Allan Poe.
... Çağımızda ahlâkın, hele hele sosyal ahlâkın temelleri, aklın ve bilimin öncülüğüne inanmak; başkalarının düşüncesine, emeğin haklarına saygı göstermek; bağımsızlık bilincine varmak ve demokrat olmaktır.
Düşünce, inanç, din ve vicdan sorunları, bu bireyler arasındaki ilişkilerin konusudur ve bu alan özgür olmalıdır.
Anayasa, "Meclis-i Umumi" adını taşıyan iki meclisli bir parlamento kurmaktadır. Meclislerden "Heyet-i Ayan"ın üyeleri, padişahça -ve ömür boyunca görevde kalmak üzere- atanmaktadır. "Heyet-i Mebusan"ın üyelerini ise halk seçmektedir. Ne var ki, "iki dereceli" ve "kısıtlı oy"a dayanan bir seçimdir bu.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.