Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Üretici bir kişilik için vermek, tümden farklı bir anlam taşımaktadır. Vermek, taşınılan gücün en üst düzeyde anlatımıdır. Verme edimi sırasında gücümü, zenginliğimi, kudretimi hissederim. Bu üst düzeyde yaşanılan canlılık ve taşınılan güç beni sevinçle doldurmaktadır. Kendi kabıma sığmadığımı, har vurup harman savurduğumu, yaşadığımı, hissediyor, bu yüzden de sevinçten uçuyorum, O Vermek almaktan çok daha coşku vericidir. Bu, beni yoksullaştırdığı için böyle değildir, verme eyleminde canlılığımın gücü yattığı için bu, böyledir.
Vermek nedir? Çok kolay gibi görünüyorsa da bu sorunun yanıtı gerçekte karışıklıklarla, belirsizliklerle doludur. Bu konuda en yaygın yanlış anlama, vermenin bir şeylerden "vazgeçme", bir şeyden yoksun kalma, bir başkasının uğruna kurban olma gibi anlaşılmasıdır. Kişiliği gelişmemiş, yönelimleri hep banacı, sömürücü ya da istifçiliğin ötesine geçmemiş bir kişi sevme edimini böyle anlar. Bezirgân kişilikli biri, karşılığında bir şey alarak vermeye hazırdır, ona göre bir şey almadan vermek kandırılmaktır. Ama yönelimi üretici olmayan kişi verme sonucu yoksullaşma duygusuna kapılır. Böylece bu tür birçok kişi vermeyi red eder. Bazıları da vermeyi bir özveri duygusu olarak ele alıp erdem sayarlar. Kişi vermelidir çünkü vermek acı çekmektir, onlara göre vermenin erdemi, bir şey uğruna özveriyi kabullenmekte yatmaktadır. Onlar için vermenin almaktan daha iyi olduğu duygusu, yoksun olma acısının, alma sevincinden daha iyi olduğu anlamına gelmektedir. Üretici bir kişilik için vermek, tümden farklı bir anlam taşımaktadır. Vermek, taşınılan gücün en üst düzeyde anlatımıdır. Verme edimi sırasında gücümü, zenginliğimi, kudretimi hissederim. Bu üst düzeyde yaşanılan canlılık ve taşınılan güç beni sevinçle doldurmaktadır. Kendi kabıma sığmadığımı, har vurup harman savurduğumu yaşadığımı hissediyor, bu yüzden de sevinçten uçuyorum.
Reklam
Yağmurlu günde öpün onu:-)))
Seninle tanışana kadar hiç sevmezdim yağmurları. Şimdi yağmurlu günlerde ilk kez seni öptüğüm gün geliyor aklıma sevinçten uçuyorum.
Sevinçten uçuyorum.
Bazen kendini gökyüzünde süzülen bir balon gibi hissedersin.
İki ya da üç yüz bin dolarla ne kadar çok patates, ekmek, et, kömür ya da odun alınabileceğini hesaplayarak bazen sevinçten uçuyorum.
Kar tam yağacak günü buldu, ağzıma sıçtı resmen. Sabah ne güzel erkenden kalkmışım, sonunda kendi evime taşınıyorum diye sevinçten uçuyorum. Ziya Abi’yle konuşup her şeyi ayarlamışım. Önce evden koliler yüklenecek, kamyon Horhor’a gidecek, oradan satın aldığım mobilyalar alınacak. Güllü’nün kardeşi de tamam, öğleden sonra bana yardıma gelecek. Böylece kendi evimde yaşamaya başlayacağım. Bir baktım yerler bembeyaz. Salak salak sevindim. Aaa ne güzel, kar yağmış! Ama kabahat bende.
Reklam
“Ne zaman güzel bir şey olacağını düşünsem sevinçten âdeta kanatlanıp uçuyorum ama işler tersine gittiğinde de fena hâlde yere çakılıyorum. Ama Marilla şu uçma kısmı gerçekten muhteşem oluyor, sanki gün doğumunun içinden geçmek gibi. Bence buna değer.”
“Ne zaman güzel bir şey olacağını düşünsem sevinçten âdeta kanatlanıp uçuyorum ama işler tersine gittiğinde de fena hâlde yere çakılıyorum. Ama Marilla, şu uçma kısmı gerçekten muhteşem oluyor; sanki gün doğumunun içinden geçmek gibi. Bence buna değer.” “Belki de haklısındır.” diye itiraf etti Marilla. “Ama ben uçmak yerine sakince yürüyüp sevincimle hüznümü dengelemeyi tercih ederim. Fakat herkesim yaşama şekli kendine göre.”
Sayfa 212 - Anne & MarillaKitabı okudu
Ne zaman güzel bir şey olacağını düşünsem sevinçten âdeta kanatlanıp uçuyorum ama işler tersine gittiğinde de fena hâlde yere çakılıyorum.
Sayfa 212Kitabı okudu
Ey şehadet gel artık.. Tat vermiyor bu hayat Bunaldım üşüyorum Dünyadan bıktım artık Seni çok özlüyorum Rüyama gelsen bile Sevinçten uçuyorum Gözlerimi açınca Hep mahzun oluyorum..
93 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.