Bütün dostluklar çıkar ilişkileriyle ayakta kalır. Çıkar ilişkisi bittiğinde dostluk da bitmiş olur. Biten dostluğu tekrar diriltmek için ortaya yeni bir çıkar ilişkisi sunulmalıdır...
''Kadınlar bizim düşmanımız, anneler de bu üzücü kuralın istisnası değiller, anneler bizi kadınlardan kurtarmaya yarıyor, eserler bizi annelerden kurtarmaya yarıyor, eserler Tin'in evlatlarıdır, eserler Pallas gibi kafalarımızdan doğuyor. Biz kadınlara saygı borçluyuz, onlara sonsuz nezaket borçluyuz, onların kınayanlar onların sultası altına düşüyorlar, onları parçalayanlar ayaklarının dibinde sürüklenmekten kaçamıyorlar: Kadınlardan daha fazla uzak durabilmek için onları onurlandıracağız, onları iyice itmek için göklere çıkaracağız, onları kendi simgeleri altında ezmek için tanrılaştırıyoruz.''
''Ben onun ebedi çocuğu oldum, benim için üzülüyordu,ama bağlılığın, saygının tadını çıkarıyordu, benim minnetimin farkındaydı, bu kayıp anlarda kendi bencilliğine kızıyor, kimi zaman kendini suçlu hissediyordu: ''Seni yalnızca kendim için yetiştirdim, doymak bilmez bir anne olduğumu sanmıyordum ama seni sakatladım, zavallı çocuğum. Annenden daha fazla korumalıydın kendini, senin kötülüğünü istemesem de sana arzu ettiğim gibi tümüyle iyilik yapamadım ve istemeden kendimi düşündüm. Biraz daha kaba ol, biraz nankörlük beni teskin eder, özünde hepimiz korkunç bencilleriz...''
''Erkek kadından vazgeçer, kadın geçmez, kadın erkeğe asılır ve erkek haksız yere kendisinin kadının peşinden gittiğini hayal eder, oysa kadın onu çağırır. Erkek manastırları kadın manastırlarından son derece değerlidir, erkeklerin aşka ihtiyacı yoktur, ten onların aklını başından aynı güçle almaz, erkek erkek olduğu için değil, parasız kaldığı ya da gücü kuvveti olmadığı için ıstırap çeker, kadın ise kadın olduğu için ve sevilmediği için ıstırap çeker. Güzel görünüm, kahkahalar, oyunlar, ıvır zıvır ve sevimlilikler; derin denizin köpüğü ve köpüğün altında artık kendimize değil, türe ait olduğumuz siyah bir dünya.''