Kalbin Fazileti: Takvâ Duygusu
𖥸 𖥸 𖥸
İnsanların kısa süreliğine dünyaya gelip gitmeleri, sürekliliği içinde ortak payda aynı şartlar karşısında göstermiş olduğumuz farklı tepkilerdir. Ancak erdemli ve şahsiyetli üstün insan olmak, tek hedef olmuştur. Bu hedefe ulaşabilmek için her çağın kendi şartları içinde çaba ve mücadelesi
Zira efendimiz aleyhisselam kişinin çok yaparak kısa zamanda bıkıp usandığı, bırakıp terk ettiği ibadeti değil, kişinin devam ettiği, ara vermeden az da olsa sürekli yaptığı ibadeti daha çok severdi.
Yalanın şaka yollu söylenmesi bile çirkindir. İnsanları eğlendirmek için yalan söyleyen kimselerin ne fena bir iş yaptıklarını göstermek için Efendimiz aleyhisselam, "Yazıklar olsun milleti güldürmek için yalan söyleyen kimseye!" buyurmuştur.
"Doğru olun, orta yolu tutun. Sabah akşam bir miktar da gecenin son kısmında ibadet edip ağır ağır hedefe varın. Bilin ki hiç kimse ameliyle cennete giremez. Allah'ın af ve rahmeti olmazsa ben de cennete giremem."
Hayır yolları çoktur. Muhtaç olanların her çeşit ihtiyacını karşılamak, fertlerin ve toplumun rahat bir hayat sürebilmeleri için hayır teşkilatları, vakıflar, dernekler ve benzeri sivil toplum kuruluşları oluşturmak, dinimizin önemle üzerinde durduğu ve teşvik ettiği hususlardan biridir.
İnsan mal ve yaratılış itibarıyla kendisinden üstün olan kimseye bakarsa, ardından kendinden daha düşük derecede olana da bakmalıdır. İnsanın kendisinden çok daha zenginler olabileceği gibi, yiyecek bir lokma ekmeğe, giyecek bir parça elbiseye muhtaç olan nice fakirler de vardır. Nimeti küçük gören açgözlü, nankör bir insan olmak mümine yakışmaz. Mümin her halükarda beterin beteri olacağı düşüncesi ile mevcut haline şükretmeyi, içinde bulunduğu durumla yetinmeyi öğrenmelidir. Zira lüks ve saltanatın sınırı yoktur. Aza şükretmeyi bilen insan mutluluğu ve huzuru yakalar. Aksi takdirde insanoğlu zor mutlu olur.
Cimrilik ve açgözlülükten sakınmanın çaresi nefsi infaka, Allah yolunda harcamaya alıştırmaktır. Başkalarına vermeye, zaman zaman diğer insanları kendi nefsine tercih etmeye zorlamaktır.
Devletin devamı, milletin birliği ve beraberliği, halkın huzur ve sükûnu her şeyden önemlidir. Bunu sağlamak da devlet işlerini yürüten kimselere itaat etmekle mümkündür. Yöneticiler Allah'a karşı gelmedikçe, yönettikleri insanları günaha sürüklemedikçe sözleri dinlenmelidir.
Alışveriş esnasında esnafın ve tüccarın malını satmak için veya kendi malının daha kıymetli olduğunu ispat etmek için başvurduğu yollardan biri yemin etmektir. Alışverişte çokça yemin etmekten sakınmak gerekir. Doğru bile olsa yemin etmek dinimizde mekruh kabul edilmiştir. Yalan yere yemin etmenin günah olduğu ise şüphesizdir.
İnsan kendisine karşı işlenen hataları affetmek istemez. Zira her şeyden önce nefsi buna karşı çıkar ve suçluyu bağışlamayı bir gurur meselesi yapar. İşte bundan dolayı suç bağışlamak dinde büyük bir fazilet sayılmıştır. Allah'ın rızasını ve sevgisini kazanmak düşüncesiyle kusur işleyini bağışlamak büyük bir erdemdir. İnsanların kabalıklarına tahammül etmek, hatalarını hoşgörmek üstün ahlak sahiplerinin yapabileceği bir davranıştır.
Her konuda olduğu gibi ibadetlerde de haddi aşmak doğru görülmemiştir. Çünkü insan yalnız kendisinden ibaret değildir. Kendi nefsimizin olduğu kadar, eş ve çocuklarımızın, yakınlarımızın, komşularımızın ve bütün insanların bizim üzerimizde hakları vardır.
Kitabın baş karakteri Hayri İrdal’ın ağzından; “Beni tanıyanlar, öyle okuma yazma işleriyle büyük bir ilgim olmadığını bilirler” cümlesiyle başlayan bu büyük eser, bu cümlenin aksine mükemmel bir anlatı sunuyor bize. Biz, “Saatleri Ayarlama Enstitüsü”nün hikayesini okurken aslında güç karşısında değişen insan ilişkilerini, menfaatçi ve ikiyüzlü