Henüz bitirmedim ancak beklentimin üzerinde bir kitap olduğunu söylemeliyim. Birkaç ay önce almıştım hep öteledim başlamayı, doğru zamanı bekliyormuşum. Keyif alarak verimli bir okuma süreci yaşıyorum.
Instagramda da paylaşımlar yapıyorum, hayalimin adını verdiğim sayfamda. Takip etmek isterseniz kullanıcı adım aynı, profilimde hesabımın bağlantısı mevcut 🌸
Eşkıyaların kibar olduğu zamandan
Adamların kadınları müjganından öptüğü sokaklardan
Geçtim büyüyorum ara sıra yalanla
Yazıyorum içimi şu odamda, değiyor başka hayatlara
Başıma bin bir bela gelir bu ruhumun yüzünden
Ben onun gönüllü işçisi
Bu devirde söylenir mi böyle yangınlı şiirler?
Ben o geçmişin misafiri, aah
Yüksek kaldırım’da bir akşam
Birisine uzaktan bakan onun halini nerden bilsin? Ömrüm nasıl geçiyor, sabahı nasıl ediyorum, kim nerden bilecek? Kâh mum gibi yanıyor kâh ilkbahar bulutu gibi ağlıyorum. Varlığımdan hiçbir fayda görmedim. Ne yaptıysam ne söylediysem hepsi bir hiç.
O esrarlı yangına bu can nasıl dayandı?
Sahile vurdu kalbim,su yandı,kum da yandı.
Bir mum gibi eriyip aktı uykusuzluğum,
Ölüme başkaldıran dertli uykum da yandı.
Yurdundan mahrum edip dolaştırdın Cem gibi.
Ruhumla söndü alev,sonra ruhum da yandı.
Kül oldu bir yiğidin figanıyla her umut.
Bülbülün küllerine konan puhum da yandı.
Böylesi bir yangını görmedi Nemrut bile.
Kaktüsün gölgesinde nazlı âhım da yandı.
Âhımdır zannederdim en belalı kıvılcım,
Kirpiğine dokunan kanlı âhım da yandı.
Bir damla su ver bana ey çöl! Bari sen küsme.
Kalmadı hiçbir şeyim bak,günahım da yandı.
Yenilgiler bir tufan gibi çöktü üstüme.
Ülkem yıkıldı heyhat!
Ordugâhım da yandı.
Köleleri her akşam duman kıldı gözlerin,
Başıma tâc ettiğim padişahım da yandı.
İlk defa böylesine tutuştu gökkuşağı.
Renklerim siyah oldu ve siyahım da yandı.
200 sayfa okudum ve inanç, suç ve suçluya, ahlaka dair birkaç yerdeki tespitler çok düşündürücü. Kitaptaki olay örgüsü bir yana bu şekilde başka hangi tespitler olduğuna dair merakla devam ediyorum.
"Hepimiz bir kullanma kılavuzuyla birlikte doğarız. Ama çok mutlu, çok mutsuz, çok kırgın, çok öfkeli olduğumuzda bu kullanma kılavuzunun dili değişir ve bazen kişinin kendi bile bu dili bilmiyordur."
Bart Moeyaert'in bir benzetmesiymiş...
Sakin saatlerde duyulan uzak
Şarkıların mahzunluğu sesinde.
Dünyadaki her şey: ümit, teselli,
Tadılmamış uyku, senin dizinde.
Ah, bir çocuk gibi inanmak sana,
Her şeyi, her şeyi, senden beklemek...
Nereden çıktın karşıma böyle
Sesin ılık bir bahar güneşi gibi ığıl ığıl akıyor içime
Asya'nın bozkırlarında ordular düşüyor peşime
Yığılıp kalmışım bu Anadolu toprağına Sitare
Adam akıllı yorulmuştum
Ellerin böyle olmamalıydı
Ellerine acıyorum
Ve kim bilir kaç zamandan beridir kalbimi öğütlüyorum
Durup durup ıssız yerlerde
"Güçlü ol ey kalbim, güçlü ol
Daha çok işimiz var" diyorum